TÜRKÇE’M
Ana dilim, köklü dilim
On bin yıllık, örgü kilim
Dille olur sanat bilim
Türkçe’m bayrak, evren gülüm…
Solun bir bölümü, Türk ulusçuluğuna karşı. Oysa; konuşup yazarken Türkçe sözcükleri yeğliyorlar. Bu çok güzel.
Kendisini Türk milliyetçisi, dahası Türkçü olarak tanımlayan çoğu kişi de; nedense konuşup yazarken; Arapça, Farsça, Frenkçe yad sözcükleri yeğliyor. Bu da düşündürücü ve üzücü.
Tutucu (muhafazakar) kesimin bu konuda ne düşündü belli. Onlar ulusa, onlar Türklüğe yağı (düşman)!
Ezici çoğunluğu; Arapça ve Farsça savunucusu.
Değerli arkadaşlar,
Çoğu kişi hangi sözcük Türkçe, hangi sözcük yad yabancı bilmiyor. Türkçe’de büyük ve küçük ünlü/ ünsüz uyumu var. Ünlü/ünsüz uyumu işimizi kolay kılar. Yararlanalım.
Ben tutucu bir kişi değilim. Ancak; ana dilim Türkçe konusunda tutucuyum. Peki niçin? Türkçe’mi tutuyorum da ondan.
Türkçemiz baydır (zengin).
Bir kök ve eylemden yüzlerce sözcük türetilir. TDK, bir ara yeni buluşlara Türkçe adlar türetiyordu. Şimdilerde n’apar, n’işler bilen yok.
Derleme ve tarama yaptığı da yok gibi.
Halk ağzında çağlayan gibi gürül gürül, su gibi pırıl pırıl, çiçek gibi türül türül; arı duru Türkçe sözcükler yaşıyor.
Halka kulak verelim. Halk dil bilgesi. Halk dil denizi.
Darda kalmadığımız sürece ( ki; Türkçe bizi darda bırakmaz) yazı ve konuşmalarımızda yad/yabancı sözcük kullanmayalım. Türkçe ana yurdumuz.
Türkçe egemenlik, Türkçe bağımsızlık, Türkçe özgürlük, Türkçe bayraktır. Bayraksız ulus olur mu? Elbette olamaz.
Türkçe giderse; Türkiye gider, Türklük gider, Türk elleri de gider.
Gitmesi için de, her türlü siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel koşulların oluşturulduğunu unutmayalım. Unutmak yok oluştur.
Küresel egemenlerin, yurdumuz üstündeki özel tasarılarını, laiklik ve ulusal bilinçle yenelim.
Dedem Korkut’un,
Büyük dilciler Kaşgarlı Mahmut’un ve
Ali Şir Nevai’nin, Karamanoğlu Mehmet Bey’in,
Dahi Atam Mustafa Kemal Atatürk’ün,
arı duru dilleri ve gönül telleriyle ağzımızı bal eyleyen; ulu Ozanların ölümsüz tinleri şad olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!
Himmet Cansız