
Hazır, 9 Mart’a girdiğimize göre, kaldığımız yerden devam edebiliriz! Nerede mi kalmıştık? Eşitsizlikte, cinayette, baskı ve zülmde…
Dün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günüydü; ondan önce başka günler gelip geçti. Her gün, bir öncekine benzer şekilde gelecek olan o günün hakkını verirken, ertesi gün ne oldu(?)
Engelliler, yine sorunlarıyla kaldılar; çevre yine yakılıp, yıkıldı, yağmalandı ve kadınlar yine öldü, şiddet gördü, tacize uğradı. Bunlar, yine “iyi günlerimiz” sayılır. Çünkü arada hiçbir anlam ifade etmeyen güzide günlerimiz de var; mesela barış günü gibi. O gün hiçbir savaş ara vermiyor ya da bitmiyor ama günün kendisi var. Tıpkı adını aldığı kelime gibi, dolu görünen ama aslında boş, anlamsız olması gibi.
Bunlar bana, çocukluğumda yaptığım bir tartışmayı, aslında bir fikir alışverişini hatırlattı, “Dünyadaki tüm insanlar inançsız olsa, yaşadığımız yer nasıl bir yer olurdu?” Arkadaşım, herkesin inançsız olmasının kaosa sebep olacağını, şiddetin daha da artacağını savunuyordu.
Dünyamızın büyük bir kısmı hâlâ bir dini inanca sahip. Fakat dünyada her güne atılan, en az bir özel olay var; insanlığa bir şeyleri hatırlatmak için… Sadece o günün hatırlanması, adeta kara mizahın bir yansıması gibi.
Neyse, bu yılda geride bıraktığımız ve gelecek yeni çıkması muhtemel bütüm özel günler de şimdiden kutlu olsun(!) Tebrik ederim(!)