KULA KUL OLMAK!
Kula kul olmak, dalkavukluk, el etek öperek bu yolla kendisine gelecek hazırlamak, Osmanlı’dan bize kalan en büyük miras oldu.
Atatürk’ün ölümüyle birlikte yeniden filizlenen tarikatçılık, cemaatçilik uygar bir toplum olmak isteyen Türk milletinin başının belası oldu. Düşünün 21. yüzyılda tarikat veya cemaat şeyhinin dizinin dibinde el etek öpen bir toplum, o kişiden medet bekliyor. Dini bütün bir insan, gerçek dindar bir insan Allah, Kur’an ve Peygamberden başkasına itibar etmez. Gerçek Müslüman olmanın da gereği budur. Elin oğlu okuduğu okuldan en az dört lisan öğrenerek mezun olurken, ilimde bilimde büyük başarılara imza atarken, biz yeniden ümmetçiliğe özeniyoruz.
Bu milletin; çağdaş, bilgi toplumu, kültürlü, refah seviyesi yüksek, kendi hür iradesini kullanması için yüksek standartlı demokrasiye sahip olmanın önü hep kesilmiştir. Düşünüyorum da, toplumun yoksul ve cahil kalması, sanki birileri tarafından özellikle istenmiş. Günümüz ümmetçiliğin-den, tarikatçılıktan, cemaatçilikten medet umanlar, fazla değil, sadece Kur’an-ı ve Nutuk’u iyi okusalardı, ne bugünkü ümmetçiliği savunurlardı, ne de tarikatların ve cemaatlerin tuzağına düşerlerdi. Cumhuriyeti 98 yıl önce kurulmuş, çağdaş uygarlık ve onun da üstüne çıkılması hedef olarak gösterilmiş Türkiye gibi bir ülkenin düştüğü duruma bakın! Türkiye, FETÖ ve onun gibi düşünenlerin at oynattığı bir ülke haline gelmiş ve 15 Temmuz hain darbe girişimiyle karşı karşıya kalmıştır.
Bu yaşananlardan ders alınmazsa, ya da oy uğruna yeniden birileriyle dirsek temasında olunursa, bugün FETÖ, yarın dini kullanarak bir başka tarikat ve cemaatin ortaya çıkmayacağını kim garanti edebilir..?