Karlı, soğuk bir kış gündü. Sıladan bir telgraf aldım. “Baban çok hasta acele gel”
Acele hazırlanıp, eşim 3 ve 6 yaşında çocuklarımla birlikte yola düştüm. İstanbul’dan
Burdur’a kadar
otobüsle geldik. Köyüme gitmek için vasıta beklemeye başladım.
Bir açık kamyon kasasında köyüme 7 km yakınında bulunan bir beldeye kadar geldik.
Hava kararmak üzereydi. Çocuklar çok üşüdük acıktık diye ağlaşıyorlardı.
Uzaktan şemsiyesiyle birlikte bir kişi yanımıza geldi. Nereye gideceğimizi sordu.
Söyledim. Bu saatte vasıta bulmanız mümkün değil dedi. Gelin misafirim olun
Ben sizi köyünüze ulaştırırım dedi. Misafir etti. Çok sıcak karşıladı ailesi.
Isındık, yemeğimizi yedik.
Traktörü ile bizi köyümüze ulaştırdı.
Komutanım beni tanıdınız mı? diye sordu. Tanıyamadığımı söyledim.
Ben askeriniz ‘MEVLÜT’ dedi. ‘Yıllar önce annem hastalanmıştı, İzinim olmadığı halde
Yol paramı da verip izine göndermiştiniz. Sizleri hiç unutmadık.
Ailem, sizi ailesi yerine koymuştu. O günden beri ailemizin bir parçası oldunuz.
Sizleri unutmak mümkünmü. dedi. Zaman zaman benim anneme babama
ziyaret ettiğinide söyledi.
Tesadüfler sebepsiz, iyilikler YERSİZ kalmazmış…