Sağlıklı bir insanın böbreklerinin 24 saatte vücutta dolaşan 180 litre kanı filtre ederek temizlediğini ve ortalama 1,5 litreyi idrar şeklinde atık olarak vücuttan attığını aktaran Dheir, böbreklerin bir diğer önemli fonksiyonun ise kan basıncını kontrol etmek olduğunu kaydetti.
Tüketilen tuz miktarının önemli olduğuna işaret eden Dheir, şöyle devam etti:
“Günde 2 gram, yani bir çay kaşığı kadar tuzdan fazlası böbreklerimiz için zararlı. Ülkemizde maalesef tuz tüketimi günlük ortalama 15 gram civarında. Böbreklerimiz fazla alınan tuzu vücuttan atmaya çalışıyor, bu yüzden tuz tüketimini mümkün oldukça azaltmamız gerekiyor. Ev salçaları, turşular, peynirler, yemeklere kattığımız tuz miktarı hepsi tuz tüketimini artırıyor. Aşırı tuz kullanımı da çok ciddi tansiyon problemi yaratacak şekilde kan basıncımızı yükseltiyor. Bu, uzun vadede 50’li yaşlarda her iki kişiden birinin tansiyon hastası olması anlamına geliyor.”
Dheir, kalıcı böbrek yetmezliğinin en önemli nedenlerinden birinin de diyabetten sonra hipertansiyon hastalığı olduğuna dikkati çekerek, “Bunlar önlenebilir rahatsızlıklardır. Yaşam tarzı dediğimiz sağlıklı beslenme, hareket odaklı yaşam ve tuz tüketimini sınırladığınızda diyabet ve hipertansiyon riskini önemli ölçüde azaltarak böbreklerimizi koruyabiliriz.” ifadesini kullandı.
Türkiye’de yapılan çalışmalarda 7 kişiden birinde kronik böbrek yetmezliğinin görüldüğünü, bunun ciddi bir sorun olduğunu anlatan Dheir, “Aşırı tuz tüketmeyen biri ile tuz tüketimi fazla olan birinin su tüketmesi de farklıdır. Çok su tüketmek böbrek sağlığı için önemli değildir. Susadıkça su ihtiyacımızı karşılarız. Böbreklerde taş varsa tabii ki o zaman su tüketimi günlük 3-4 litreleri bile bulabilir. Tuzu, şekeri sınırlamış birinin su tüketimi ile sınırlamamış birinin su tüketimi farklıdır. Genetik yatkınlıklar ve hastalıkları saymazsak sağlıklı beslenerek, su içerek, egzersiz yaparak, sigara ve alkol tüketmeyerek sağlıklı bir şekilde böbreklerimizi en iyi şekilde kullanabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.