Evlerimizde dost görünümlü öyle bir tehlike var ki hepimiz, o tehlikenin sahte dostluğuna kanmış ve bir numaralı dostumuz yapmışız. O tehlike, günden güne özellikle çocukların hayatını karartırken, anne ve babaların elinden fazla bir şey gelmiyor.
Evlerimizdeki tehlikenin bir numaralı düşmanı ise çocuklarımız. Bu tehlike, çocuklarımızın geleceğini ellerinden çalıyor da hiç birimiz bunun farkında değiliz. Gerçi ailelerimizin temeline dinamit koyduğunun farkına varmadan, çocuklarımızın geleceğini yok ettiğinin farkına varmamız imkansız.
Evlerimizdeki sinsi tehlikenin adı internet. Olur mu canım dediğinizi duyar gibiyim. Ancak bilinçsiz şekilde kullanılan internetin yıktığı yuvaları, tuzağına düşürdüğü ve geleceğini çaldığı evlatlarımızın haddi hesabı yoktur.
Örneğin kalbi kasığında atan sapık zihniyetli insanlar, bir örümcek gibi internette ördükleri ağlarına evlatlarımızı düşürmek ve onları, bizlerden kopararak kendi maşaları yapmak için akıllara durgunluk veren yöntemlere başvuruyorlar. Hiçbir yaşam tecrübesi bulunmayan çocuklarımızın, bu tuzaklara düşme riskinin ne kadar yüksek olduğunu düşünmenizi tavsiye ederim. Hepimiz, çocuklarımızın kitap okumamasından, derslerine yeterli özeni göstermemesinden ve odalarının dağınıklığından şikayet ederiz.
Söz dinlememeleri, yaptığımız tüm nasihatlere rağmen kendi bildiklerini okumaları hepimizi çıldırtır. Tüm bunların tek sebebi internet ve onun önemli bir parçası olan sosyal medyadır. Dünyayı, sosyal medyadaki caf caflı resimlerden ve ibaret sayan evlatlarımız, kendilerini gelecekte bekleyen en büyük tehlikeden yani eğitimsizlikten ve kendini geliştirmemekten bi haber büyüyorlar. Geleceğe eli boş olarak yürüyen çocuklarımızı, gele- cekte nasıl bir tehlikenin beklediğini iyice düşünün!
İnternet, çocuklarımızı yalana da teşvik etmektedir. Sosyal medyada ya da internette vakit geçiren evlatlarımıza, ne yaptıklarını sorduğumuzda kendilerine göre masum olan ders çalışıyorum ya da ödevimle ilgili bir araştırma yapıyorum yalanını söylemekteler. Evlatlarımız üzerinde ne kadar denetim mekanizması kursak da onlara inanmak zorunda olmamız, bizi evlerimizdeki bu korkunç tehlikeye karşı bir nevi çaresiz bırakmaktadır.
İnternet, çocuklar için sınırsız bilgi değil de hazır bilgi anlamına gelmektedir. Hiçbir araştırma yapmadan hazır bilgiye konan çocuklar, tembelliğe alıştıkları gibi yaşamlarında her şeyin hazır olarak önlerine geleceğini düşünmekteler. Öyle ki dönem ödevleri, kompozisyonlar dahi internetten kopyala yapıştır usulü hazırlanmakta ve öğretmenlere teslim edilmektedir. Kısacası evdeki tehlike, çocuklarımızın bilgi üretmesini engelleyerek beyin jimnastiği yapmalarının önüne geçmektedir.
Evlerdeki tehlikenin en büyük boyutu ise aile içi iletişimi kesmesidir. Bir ailede iletişim kesilince aile bireyleri arasındaki sevgi bağı zayıflar. Aile içerisindeki sevgi bağları bir zayıfladı mı birbirine kenetlenmiş insanların yerini aynı çatı altında yaşayan insanlar alır ki bu da aile kavramını sadece sözde bırakır.
Eyyüp AYDIN
Gazeteci-Yazar