İkinci Yeni’nin ‘yalağuz’ şairi: Turgut Uyar
Cemal Süreya, Ece Ayhan gibi isimlerin yer aldığı İkinci Yeni şiir akımının “üç atlısı”ndan biri olan şair Turgut Uyar, vefatının 31. yılında anılıyor.
İkinci Yeni şiir akımının üç atlısından biri olan şair Turgut Uyar, vefatının 31. yılında anılıyor.
Uyar, 4 Ağustos 1927’de Ankara’da doğdu. Harita binbaşısı bir babanın 5 çocuğundan dördüncüsü olan şair, ilkokulu babasının memuriyeti nedeniyle İstanbul ve Eskişehir’de tamamladı.
Bir yazısında çocukluğunu “Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem ‘Yapma oğlum derdi ona, o içli bir çocuk.” sözleriyle tanımlayan şair, ilkokul yıllarında manzumeler yazdı, Hayyam, Nedim, Yahya Kemal, Tevfik Fikret, Ahmet Haşim gibi şairleri okudu.
Yatılı olarak 1941 yılında Konya Askeri Ortaokuluna giren şair, liseye Bursa Askeri Lisesinde başladı, 1947’de Askeri Memurlar Okulundan mezun oldu. Uyar, 1948’de personel subayı olarak ilk görev yeri ve o günlerde Kars’ın ilçesi olan Posof’a (Ardahan) tayin oldu. Daha sonra Terme Askerlik Şubesine, oradan da Ankara’ya atanan Uyar, Ankara’da, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Dairesi Başkanlığında üsteğmen olarak görev yaptı.
“Yad” isimli ilk şiiri 1947’de Yedigün dergisinde yayımlanan şair, 1948’de Kaynak dergisinin açtığı bir şiir yarışmasında ikincilik kazandı. Yarışmadan sonra, seçici kurulda bulunan şair-yazar Nurullah Ataç, birincilik adayının Uyar olduğunu açıklayarak, ileride çok iyi bir şair olacağını söyledi.
İlk kitabı “Arz-ı Hal” 1949’da Kaynak Yayınlarından çıkan Uyar, 1952’de “Türkiyem” adlı ikinci kitabını Nurullah Ataç’ın ön sözüyle yayımladı. Kitap, o ve sonraki dönemlerin ünlü şairlerinin kitaplarının yayımlandığı yayınevlerinden biri olan Varlık Yayınlarından çıktı.
Modern insanın yalnızlığını mısralarına taşıdı
Uyar, ilk olarak “Arz-ı Hal” kitabında yer alan “Yalağuz” şiirinde, “yalnız” kelimesini 18. yüzyıl Türkçesindeki karşılığıyla “yalağuz” olarak kullanarak, daha sonra “kendini kalabalıkların içinde yalnız hissetme” duygusunu şiirlerinde sıklıkla işledi, kentleşme sürecinin birey üzerinde yarattığı etkilerini değişik yönleriyle gözler önüne serdi.
İlk iki kitabındaki şiirleri hece şiirinin ve Orhan Veli Kanık etkisinin algılandığı ilk dönem şiirleri olarak bilinen Uyar, daha sonra Ece Ayhan, Sezai Karakoç, Edip Cansever ve Cemal Süreya gibi şairlerin içinde olduğu İkinci Yeni akımına katıldı.
“Biz mısra döktürmeye özenmedik”
Uyar, bir röportajında İkinci Yeni akımındaki şairleri, “Biz mısra döktürmeye özenmedik. Bir durumu en iyi anlatmak, kimi zaman şiirden vazgeçmek pahasına en iyi anlatmak nasıl mümkünse onu denedik.” sözleriyle tanımladı.1964 ve 1970 yılları arasında çok az şiir yayımlayan şair, sonrasında art arda yayımladığı şiirlerle İkinci Yeni ve modern Türk şiirinin ustalarından biri olarak öne çıktı.
Şairin, şiirlerinin yanı sıra, şirinin poetikasını ortaya koyduğu “Efendimiz Acemilik”, “Çıkmazın Güzelliği” gibi yazıları Türk şiirinin bir döneminin kavranmasında başvurulan temel metinler arasında yer aldı. Uyar, Abdülhak Hamid Tarhan’dan Orhan Veli Kanık’a kadar geçen süreci, her şairin bir şiirini esas alarak incelemeye tabi tuttu.
Uyar’ın şiirleri İngilizce, Fransızca ve Sırpçaya çevrildi, kitapları ve yazıları Varlık, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, Değişim, Türk Dili, Yedigün, Kaynak, Şimdilik, Forum, Yeni Dergi, Hürriyet Gösteri, Milliyet Sanat, Düşün, Dönem ve Papirüs dergilerinde yayımlandı. Şair, Hüseyin Cöntürk’ün çıkardığı Dönem dergisinin kurucuları arasında da yer aldı.
Uyar, 1958 yılında, zorunlu hizmetini tamamladıktan sonra yüzbaşı rütbesindeyken ordudan ayrıldı. Ankara’da, SEKA İrtibat Bürosunda ve Sanayi Bakanlığında memur olarak çalıştı. 1969’da emekliye ayrılarak İstanbul’a yerleşen Uyar, 22 Ağustos 1985’te siroz hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi.