ÜLKEMİN SABAHININ SAHİBİ VAR MI?
İki aya yakın bir zamandır ortalığa bakıp, düşünüyor ama elim iki satır yazmaya varmıyordu.
Ne desem boş, ne yazsam birileri için anlamsızdı.
Uzun zamandır düşündüğüm ve gözlemlediğim bir olay ile ilgili bir yerde bir yazı okuyunca, tamam, bak böyle düşünen tek ben değilim, demiştim.
Yazı, genele sanki bugünün Türkiyesi ve Milleti- Halkı için yazılmış;
Özellikle ülkenin aydınlarına, okur yazarlarına düşülmüş bir not gibiydi.
Özetle, siz bu ülkenin iktidarını seçen halkı saf, kandırılmış falan sanmayın, kanmayın, diyor ve bu ahali öyle uyanık ki, ne istediğini biliyor ve büyük avantayı alandan, “soğüşleyebildiği kadarını, söğüşlemeye çalışıyordu”.
Siz, boşuna efkarlamayın, “celâllemeyin”, herkes halinden memnun, yani “alan memnun, veren memnun, siz derdinize yanın”, diyordu.
Sakin kafa ile düşünüp, bakınca ne kadar da doğru olduğu görünüyordu.
Peki neden?
Cehalet, saygısızlık ve bencillik yaşamın her alanında toplumu, yetmedi milleti pençesiyle esir aldı.
Bu “bilgisizlik” anlamında bir cehalet değil, tam tersine öğretilen, yaratılan bir cehalet.
Üniversiteye Rektör Yardımcısı da yapılan “profesör” ünvanlı şahsın dediği gibi, cahillerin sevilmesi boşa değil.
İnsanlar, cahil olmayı ya da cahil gibi davranmayı sonradan eğitim yoluyla, eğitilerek öğreniyorlar.
Osmanlının sonu, Cumhuriyetin başında yaşamış Sakallı Celal’in dediği gibi:
Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer de ilgisizdir,
Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur.
Bu eğitime bir de niteliksizlik ve kişiliksizliği de eklerseniz, bu günün toplumu olup çıkıyor.
Ey ahali çoğunuzun “hakir gördüğü bir Kızılderili (yerli) atatsozü der ki :
Biz Bu Dünyayı Atalarımızdan Miras Değil, Çocuklarımızdan Ödünç Aldık.
Bugünün “üç kuruşluk çıkarına kanarak” ülkenin de, çocuklarınızın da geleceği ile oynamayın.
Herkesin, “sabahının bir sahibi vardır”, kişilikli ve onurlu olun da, toplumun ve Milletin yarınlara devredeceği bir sabahı ve sabahın sahibi çoluğunuz, çocuğunuz olsun.
Sağı ile solu ile bu Ülkenin güzel insanları, uyanın artık.
ANADOLU, size bakıp, belini doğrultup isyan ediyor bu halinize, görün artık.