GAZZE’NİN ÖKSÜZ KURBANLARI
İşgalin bedelini ödeyen masum çocukların durumu içler acısı.
Umutsuzluğun karşısında gelecekleri ellerinden alınan çocukların direnişi yürek burkuyor.
Kudüs, tarih boyunca birçok medeniyetin kucaklaştığı kutsal bir şehir olmuştur.
Ancak günümüzde bu kutsal topraklar, çocukların kan ve gözyaşlarıyla sulanmaktadır. İsrail’in işgal politikaları, özellikle de Kudüs’te masum çocukların hayatlarını, mallarını ve miraslarını ellerinden almaya devam ediyor.
Gazze kasabının bugün kadar öldürdüğü çocuk sayısı ON BİR BİN üzerinde (11.000- 05.03.2024), öksüz kalan çocuk sayısının ON YEDİ BİN (17.000) olduğu biliniyor.
Gazze kasabının vahşet kurbanları çocuklar, bebekler, kadınlar ve yaşlılar olduğu hepimizin malumu.
Binyamin Netanyahu’nun Lahey Mahkemeleri’nden çıkacak kararın Filistinli yetim ve öksüz çocuklar için tehdit mekanizması oluşturması, uluslararası toplumda büyük endişelere neden oluyor.
24 Şubat 2024 tarihinde, “Türkiye Kendi Uluslararası Savaş Suçları Mahkemeleri Sözleşmesi için gün sayıyor” başlıklı haberimizin ne kadar önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Yapılan paylaşımın ardından 8 gün sonra İsrail’in 02.03.2024 tarihinde Miras Bakanlığı kuracağını açıklaması, Filistinli çocukların miras haklarına yönelik endişelerimizi haklı çıkarıyor.
Bu haberimizi okumak isteyen okuyucularımızın tekrar bu haberi internet tarayıcıları üzerinden, ”Türkiye Kendi Uluslararası Savaş Suçları Mahkemeleri Sözleşmesi için gün sayıyor.” başlığı ile aratarak okuyabilirler.
Türkiye’nin kendi Uluslararası Savaş Suçları Mahkemeleri Sözleşmesi’nin bu süreçte ne kadar önemli olduğunu, uluslararası toplumun ferasetle Türkiye’nin bu adımı atmasını beklediğini, BM raportörünün konuşmalarından anlıyoruz.
Gazzeli öksüz çocuk kurbanların İsrail’deki organ ticareti yapan kuruluşlar tarafından kaçırılarak sermaye edildiği iddialarını da ayrı olarak ele almak gerekiyor.
İsrail’in Miras Bakanlığı’nın kuruluşu, İsrailli yetkililerce önlem olarak düşünülse de bölgedeki gerilimleri tırmandırabilecek bir adım olarak uluslararası otoritelerce değerlendiriliyor.
Türkiye’nin savaş suçlarına karşı daha etkin bir duruş sergileme çabaları, uluslararası hukukun güçlenmesi ve insan haklarının korunması adına umut verici bir gelişme olarak öne çıkarken, İsrailli yetkililerin endişeleri uluslararası toplumun dikkatini çekiyor.
ALLAH (c.c.) Tekvir suresi 8. Ayette diyor ki: “Hangi suç dolayısiyle sizler öldürüldünüz? sorulduğunda cehennem zalimlere biraz daha yaklaştırılır.”
Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk geleceğimizin teminatı gençler ve çocuklara ülkemizi emanet ederken, İsrailoğulları bebekleri, çocukları ve gençleri, yaşlıları nedensiz katlediyor.
Burada bir sözüm de cemaatlere ve cemaat mensuplarına olacak. Alemlerin Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) başa çıkmakta zorlandığı bu bedevi kültüründe diri diri toprağa çocukları gömen bir kavmin geleneklerini, İslam adı altında gençlerimize bilinçsizce empoze etmeyin.
Peygamber Efendimizin torunları Hz. Hasan’ı, Hz. Hüseyin’i katleden bu zihniyet, Arap toplumu ile iç içe yaşamakta. Ve bu vahşete seyirci kalarak birbirlerine taraf olmaları sizleri şaşırtmasın.
Kuran-ı Kerim’deki Hucurât Sûresi, 13. Ayette bir ırkın diğerine üstün olmadığı ayet ve hadisler ile sabit olsa da, aynı ayette: “ALLAH (c.c.)’ın övdükleri, takvada üstün olanlardır.” ibareleri yer almaktadır.
Bazı ayetler ve hadislerde Türklerin övüldüğü gerçeğini göz ardı etmemek gerekir.
Maide 55-56 ALLAH (c.c.), yeryüzündeki ordularından bahseder.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.)’in İstanbul’u fetheden komutan ve askerlerini övdüğü hadisler hepimizin malumudur.
Bu çerceveden baktığımızda Türk gelenek ve göreneklerinin tam manası ile tek bağdaştığı din İslam’dır.
Bunu anlamak için Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-ı Türk’ü her ‘Türk ve Müslüman’ım diyenin okuması vaciptir.
Ülkemizde Arap kültürünü din olarak anlatanlar şunları iyi bilmedirler ki, öldürülen Arap, öldüren İsrailoğullarının eline silahı veren, onları dost edinerek ticaretini devam ettiren yine aynı Araplardır.
Sözü uzatmadan şu noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bugün ülkemizde İsrail’e karşı bir ambargo uygulanmaya çalışılsa da, İsrailoğullarının yani Yahudi mallarının hatırsız bir fiyat düşüşü yaşadığı gerçeğinin ardında yerli üretim ürünlerinde, yerli ticari mallarında makus ticari işletmelerce fahiş fiyat artışı, bir Yahudi oyunu Siyonizm politikası ve Arap kültürünün ülkemize verdiği tahribatın eseridir.
Biz Türk milleti olarak birbirimize kenetlenerek, Sabetayizm tarikatları ve bazı devlet dairelerindeki memurları ile ticaretimize empoze edilmiş bu Haşdi-Şabi oyununu, birbirimizi sağcı solcu ayrıştırmadan kardeşçe bertaraf edeceğiz.
Türk milleti tabi ki bu oyunu bozacak güçtedir. Türk milleti mazlumun ve mağdurun yanında tabi ki olacaktır. Tarihte ilk kez Türk milleti kendi insan hakları sözleşmesini dünyadaki tüm mağdur ve mazlumların haklarını korumak için yazarken, Gazze’de Müslümanların vahşice katledilmesi ile mal ve miras haklarının belirlenmesinde kesin sonucu belirleyici olacaktır.
Bu bağlamda bizlere destek veren Uluslararası Ehlibeyt Derneği’ne, il ve ilçe müftülerimize kadın hatibelerimize;
Tüm KASSAK Komisyonu üyelerine ve Uluslararası Savaş Suçlarını Araştırma Mahkemeleri Kurucular Kuruluna, İstanbul 2. Barosu’na, Adalet Bakanımız Sayın Yılmaz Tunç’a, Sayın Asım Aykan’a ve Tümamiral Cihat Yaycı Paşamıza, Cumhurbaşkanımızın Danışmanı Sayın Prof. Dr. Uğur Çevik Hocamıza teşekkür ediyor, şükranlarımızı sunuyoruz.
Gazze’nin öksüz kurbanlarının miras hakları üzerinde bir dizi oyunlar oynayan Siyonizme karşı, Adalet Bakanımız Sayın Yılmaz Tunç’tan Türkiye’nin Uluslararası Savaş Suçlarını Araştırma Mahkemeleri’ni kurması için istikrarlı bir karar bekliyoruz.