OTOBÜS
Bindiğim şehirler arası otobüsün nereye gittiğini sormadım,sadece gitmek istedim,hatta bir an önce bu şehirden kaçmak istedim.Artık beni buraya bağlayan bir şeyin kalmadığını biliyordum.
Bundan sonra ağladığımı da,güldüğümü de, tanıdık hiç kimsenin bilmesini istemiyordum.Düşündüğüm tek şey,vardığım yerde bir an önce kafamdaki katliam planını uygulamaktı.Öncelikle beni bu durumlara düşüren duygularımı,hayal kırıklıklarımı,ve keşke yaşamasaydım dediğim mazimi öldürecektim.Bir kaç saat gittikten sonra mola veren otobüsten indim ve kendime sade bir kahve aldım.İnsanlar sağa sola koşuşturuyorlar,sanki geç kaldıkları bir yere yetişeceklermiş gibi adeta zamanı durdurmaya çalışıyorlardı. Kiminin yüzünde hüzün,kiminin mutluluk,kiminin de yapmacık gülümsemeler vardı.Otobüsteki yerime dönerken,diğer yolcuların çoktan yerini aldıklarını,hatta bazılarının derin bir uykuya daldıklarını fark ettim.İnsanları kısa bir süre süzdükten sonra,nedendir bilinmez bir huzur kapladı içimi.Koltuk arkadaşım beni bekliyordu,hafifçe koltuktan yana kayarak birazda sitemli bir ses tonuyla “maşallah,sohbetinize de hiç doyum olmuyor” deyince yüzümü ona doğru çevirdim ve isteksiz bir tavırla “neyin sohbetini yapacağız ki” diyerek yalnız kalmayı tercih ettiğimi anlatmaya çalıştım.Ama koltuk arkadaşım sohbete kararlıydı,benim cevap vermemi beklemeden konuşmaya başladı.
” Bir insan yaşamayı da,ölmeyi de kendi seçer.Düşünsenize,ömrünüzü yağmalamış bir insan,sizin kolunuzu kanadınızı kırdıktan sonra,yani sizi yaşamaktan soğuttuktan sonra af dilemesi,yeniden eski günlerimize dönelim demesi,sizin üzerinizde kurduğu egemenlikten kaynaklanır.Buna müsaade edecek miyiz,tabii ki de hayır.İnsanların sizden yeniden bir yaşam dilenmesi,sadece dramatik bir tiyatro sahnesidir.Ve o sahne, şans verdiğiniz müddetçe aynı dramları yaşatmaya devam eder. Onun için elinizdeki değerlere,kıymetinizi bilenlere, onları terk ederek ihanet etmeyin, kendinize ve ona bir şans verin “…
Uyandığımda sabah olmak üzereydi.Yolcuların kimi sohbet ediyor,kimi de radyoda çalan şarkıya kısık bir sesle eşlik ediyordu.Koltuk arkadaşım yerinde yoktu,sohbetinden oldukça etkilendiğim için merak ettim ve hostese nerede indiğini sordum,ancak hostesin gülerek ” beyefendi yanınızda kimse yoktu ki,yalnız seyahat ettiniz,rüya gördünüz sanırım” deyince her yanım buz kesti.
Gerçekten rüya görmüştüm ve gördüğüm rüya beni kendime getirmişti,ilk mola yerinde indim ve dönüş biletimi aldım.Artık hayata yeniden başlayacaktım,yaşamaya da,sevdiklerime de sımsıkı sarılacaktım…
Abdullah Özçelik