21 EYLÜL DÜNYA ALZHEIMER GÜNÜ
Prof. Dr. KAYNAK SELEKLER
(Bu yazı 21 Eylül 2024 günü Çukurova Radyosu ”Hayatın İçinden” programında yapılan konuşmanın yazıya dökülmüş şeklidir.)
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya çapında 50 milyon demans hastası bulunuyor. Her yıl yaklaşık 10 milyon yeni vaka teşhis edilirken, eğer kesin bir tedavi bulunamazsa demanslı toplam kişi sayısının 2030’da 82 milyona ve 2050’de 152 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’de 65 yaş üstü kişi sayısı 8 milyon 722 bin 806 bireye ulaştı. Nüfusta yıllar içindeki artışla bunama hastalıklarının sıklığının büyük bir hızla artmaya devam edeceği tahmin ediliyor.
21 Eylül “Dünya Alzheimer Günü”, bu tedavisi olmayan hastalık için toplumu bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve dikkat çekmek için oluşturulmuş bir gün.
ALZHEIMER HASTALIĞININ TEDAVİSİ VAR MI?
Alzheimer hastalığının halen kesin bir tedavisi yok. FDA tarafından onaylanan iki yeni ilaç ta hastalığı tam tedavi edemiyor. Halen kullandığız ilaçlar ve bu çok pahalı yeni ilaçlar, geçici bir süre hastalığın belirtilerini azaltıyor ve hastalara daha konforlu bir yaşam sağlıyor. Fakat hastalığı tam durduramıyor, tedavi edemiyor.
HASTALIĞIN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Alzheimer Hastalığına yol açtığı iddia edilen birçok risk faktörleri var. Bunlara her gün yenileri ekleniyor. Fakat bunlar kesin kanıtlanmış faktörler değil. Sadece ileri yaş ve genetik kesin risk faktörleri. Buna mukabil geniş kabul görmüş bazı faktörler de var. Bunlar vasküler dediğimiz damar sertliğine neden olan, tansiyon yüksekliği, diyabet,(şeker hasalığı), şişmanlık (obezite), kanda kolesterol artışı ile diğerleri hareketsiz yaşam, depresyon, sigara, alkol ve düşük eğitim seviyesi. Bunlara son yıllarda görme bozukluğu, işitme kaybı ve hava kirliliği gibi faktörler eklendi.
GÖRME KAYBI
Son zamanlarda görme kaybının da Alzheimer risk faktörü olduğu belirtiliyor. Dünya genelinde 50 yaş ve üzeri yetişkinlerde önlenebilir görme kaybı ve körlüğün yaygınlığının %13 civarında olduğu tahmin ediliyor. İlerleyen yaşlardaki tedavi edilmeyen görme bozukluğunun daha hızlı bilişsel gerileme ve bunama riskinin artmasıyla ilişkili olduğuna dair artık kanıtlar var.
Buna, katarakt, diyabetik retinopati ve bir kişinin günlük aktivitelerini etkileyebilecek diğer görme hasarları da dâhil. Ancak glokom veya yaşa bağlı makula dejenerasyonu ile ilişkilendirilmiyor. Katarakt ameliyatı geçirenlerin, katarakt ameliyatı geçirmeyenlere kıyasla demans riskinin önemli ölçüde daha düşük olduğu saptanıyor.
İleri yaşlarda görme kaybı yaşlanmanın normal bir parçası değil. Bu nedenle görme kaybı taraması ve tedavisinin evrensel olarak mevcut olması gerekiyor. Görme kaybının ele alınması, insanların daha iyi görmelerine, daha yüksek seviyede işlev görmelerine ve yaşam kalitelerini iyileştirmelerine kesinlikle yardımcı olacaktır. Ayrıca bunama riskini de azaltması muhtemel görünüyor, bu nedenle herkes için kazançlı bir durum.
İŞİTME KAYBI
Giderek artan sayıda araştırma, işitme kaybını demans için daha yüksek riskle ilişkilendiriyor. Ek olarak, bazı çalışmalar işitme cihazı takmanın demansı önlemeye yardımcı olabileceğini öne sürüyor. Bir araştırmada işitme cihazlarıyla işitmeye müdahalenin bilişsel gerilemeyi sadece 3 yıl içinde azaltabileceğini söylüyor.
Yaş ilerledikçe tüm insanların işitme duyusunda bir miktar değişiklik yaşanır ve bu, iletişim ve sosyal etkileşimi zamanla etkileyebilir. Dolayısıyla herkesin işitme sağlığının farkında olması önemlidir. Bireylerin günlük aktivitelere katılmakta zorluk çekmeleri durumunda işitme sorunlarının ele alınması ve işitme müdahalesinin düşünülmesi hayati öneme haiz.
HAVA KİRLİLİĞİ
Orman yangını, tarım yangını gibi açık yangınlar, karayolu trafiği, şehir trafiği, enerji üretimi, sanayi ve ısınma için kömür yakılması sırasında havadaki partiküllere maruz kalmanın demans riskini artırabileceği öne sürülüyor
KORUYUCU FAKTÖRLER
Hastalığın bir tedavisi olmadığına göre, bu gün yaygın olarak kabul edilen görüş hastalıktan korunma. Koruyucu faktörler: Yüksek eğitim, kompleks çalışma hayatı, zengin sosyal ağ ve sosyal meşguliyet, zihinsel olarak uyarıcı aktiviteler (kitap okuma, satranç, briç oynama, bilgisayar kullanma, seyahat etme, müze gezme, bulmaca ve problem çözme gibi), fiziksel aktivite (egzersiz) ve Akdeniz diyeti.
Alzheimer’den korunmak ve hastalığın başlangıcını geciktirmek için genç-orta yaşlardan itibaren hastalık risk faktörlerinin özellikle de vasküler/damarsal risk faktörlerinin tedavi edilmesi ve önleyici/koruyucu etmenlerin uygulanması önemli.