Mamak Kültür Merkezi burası.
2015 yılında yollarım kesişti bu güzel mekanla.
Öyle bir yer ki burası heyecan daha buraya gelirken yolda sarar sizi.
İşyerinden gelenler mesai bitimi yaklaştıkça yorgun, bitkin halde olanlar MKM’ye doğru yola koyulunca canlıverirler.
Evlerinden gelenler günün yorgunluğunu evde bırakır koşar adımlarla gelir.
MKM’nin bahçesine girer girmez soluklanırız. Erkenden gelen arkadaşlarımızla laflarız.
Herkes güler yüzlüdür… Sımsıkı sarılmalar.
Neredeyse birbirini güldürmek için yarış halindedir herkes.
Zaman zaman bu durumu çok merak ederim.
Belki de ülkemizin ilk konservatuarı olan bu yapıda yetişen değerli sanatçılarımızın enerjisindendir.
Mamak Belediye Konservatuvarımızın geçmişi çok eskilere dayanır. 1924 yılında Ankara’nın Cebeci Semti’nde Musiki Muallim Mektebi olarak kurulmuştur. Müzik ve Temsil olarak iki ana bölümü olan Devlet Konservatuvarı’nın amacı, Türkiye’de müzik, tiyatro, opera ve bale kültürünü ve sanatını işlemek ve yetenekli öğrenciler yetiştirmektir.
3 Temmuz 1941’de Ankara Devlet Konservatuvarı’nın ilk mezunları için, cumhurbaşkanı İsmet İnönü, T.B.M.M. başkanı Abdülhalik Renda ve başka devlet adamlarının da katıldığı, büyük bir diploma töreni düzenlenir.
“Ankara Devlet Konservatuvarı, Türkiye’deki Devlet eliyle kurulan büyük sanat icra kurumlarının hayal kaynağı olmuştur. Senfoni Orkestraları, Devlet Tiyatroları ve Operaları bu kaynaktan beslenerek meydana getirilmiştir. Birçok özel tiyatro da yine Konservatuvardan yetişen sanatçıların eseridir.”
Bu harika enerjiyi daima hissetmek…
Sınıfımıza gidene kadar herkesle selamlaşarak, sohbet ede ede gideriz.
Ders saatimize daha çok vardır.
İlk gelenler çay hazırlığı yapar. Kimimiz simit, kimimiz pasta, kimimiz elinde meyve ile gelir. Bu bir kural ya da sırayla yapılan bir iş değildir. Tıpkı evimize giderken yaptığımız gibidir…
Birimizin bir sorunu mu var. Herkes elbirliği ile diğerine destek olur.
Öyle ki şehir dışına gidenler bile ayrılamaz bizden. Tekrar tekrar ziyaretimize gelirler.
Doğum günlerinde birbirimize sürprizler yaparız.
Hele konser zamanları…
O öyle güzel bir tatlı telaştır ki sormayın…
Koşuşturmalar içinde son hazırlıklar…
Bir yandan çaylar, pastalar…
Bir yandan fotoğraf çektirmeler…
Bir yandan saçım, kıyafetim nasıl olmuşlar…
Bir yandan son provalar…
Birbirimizin son halini kontrol ederiz, her şey kusursuz olsun isteriz.
Ve coşku içinde sahnedeki yerimizi alırız.
Konser başlar…
Alkışlar, alkışlar…
Dostluğumuzu perçinleyen sabah kahvaltılarımız, keyifle geçen, bitmesini hiç istemediğimiz akşam yemeklerimiz…
Hepsi ayrı birer efsane…
Yok artık!
Her şey mi çok güzel?
Evet her şey çok güzel.
Bilmiyorum belki de özlemini çektiğimiz ne varsa, dostluk ve sevgi adına yaşamak istediğimizden olabilir.
Belki de bu güzel yapının enerjisi de üstüne eklenince tarifsiz güzellikler yaşanıyordur.
Ama ortada olağanüstü bir enerji olduğu doğru.
Bi de bu güzelliklerin mimarları var tabi…
Kültür ve Sosyal İşler Müdürümüz Ergül Soysal.
Her gün yanımıza gelir, hepimizin hatırını sorar.
Tüm isteklerimizi değerlendirir.
Hep o gelmez tabi, bizler de gideriz yanına.
Hem de canımız ne zaman isterse…
Ve her zaman güler yüzle karşılar bizi.
İsteğimiz ne olursa olsun sonuna kadar sabırla dinler.
Ortak çözümlere her zaman açıktır.
Teşekkürler Ergül Müdürüm…
Her zaman naif olan, hatalarımızın farkında olmamızı nüktedanlığı ile sağlayan yegane insanlardandır şefimiz Adnan Şahin.
Sadece kendi konuşmayan bizleri de dinleyen, tüm önerilerimize açık olan değerli Şefimiz ve Hocamızdır.
Halk Bilimi dersimizin değerli Hocası Arslan Akyol.
Halk Bilimini ve kemaneyi sevdiren, yaptığı çalışmalarla kendimize güvenin artmasını sağlayan, eğitim adına her yolu deneyen, varlığından güç aldığımız değerli Hocalarımızdandır.
Bağlamasıyla koromuzda yer alan, takıldığımız parçalarda ders aralarında, dinlenme salonunda kısaca nerede olursak olalım hemen o konu üzerinde çalışmalar yaptığımız değerli Hocalarımızdan biri de Mehmet Gürbüz.
Muazzez ablamız var bi de…
O hepimizin ablası. Evde annemizin yaptığı gibi etrafımızı toplar sürekli. Ve annemiz gibi tatlı sert söylenir bazen.
Görmediklerimizi görür. Yakamızı, saçımızı düzeltir. Hepimizden erken geldiğinde sınıfımızın genel düzeniyle ilgilenir. Onu her daim sandalyelerimizi düzenlerken, masalarımızın tozunu alırken görebilirsiniz.
Gördüğünüz gibi biz kocaman bir AİLEYİZ.