Türk Milletini önce irade, sonra halkından aldığı destek ve kararlılıkla yeniden dirilişini ve modern Türkiye’nin doğuşunu, içte ve dışta sağladığı barış ortamını, yarattığı güç ile ayakta tutup, Türkiye Cumhuriyeti’ni bizlere emanet eden Mustafa Kemal Atatürk’ü, ölümünün 84. yıldönümünde minnetle, saygıyla ve rahmetle bir kez daha anıyoruz…
Aranızdan tam 84 yıl önce ayrıldım. O zaman bıraktığım Türkiye 18 milyonluk bir Türkiye idi. Şimdi 85 milyonu aştık. 84 yıl önceki ahval ve şartlarına göre beni tefsir etmeniz akıl dışıdır. Kalıplaşmış, dondurulmuş düşüncelere bağlı kalmak yaşadığım sürece nefretimi mucip olmuştur. Bu sebeple beni kalıplaştırmayınız ve hemen ilave edeyim, benim müstesna oluğuma dair bir kanun yoktur.
Efendiler; “dünyada her şey için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir. İlim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, cehalettir, doğru yoldan çıkmadır. Yalnız yaşadığımız her dakikadaki safhaların gelişimini anlamak ve ilerlemelerini takip eylemek şarttır. ”
Efendiler; “iki Mustafa Kemal vardır. Biri fani Mustafa Kemal, diğeri milletin daima içinde yaşattığı Mustafa Kemaller idealidir. Ben onu temsil ediyorum. Fani Mustafa Kemal ile Mustafa Kemal idealini muhakkak ayırmanız da sayısız faydalar olduğunu ifade etmek isterim. Benden oralara buralara adımı vererek, boş laflar konuşarak adeta ilahlaştırarak yardım ummayınız. Mustafa Kemal idealine baş vurunuz. Efendiler buna şapka değil, Atatürkçülüğün eseri derler. Benim halkçı ve inkılapçı prensiplerimi benimseyip bu yolda bu doğrultuda ilerleyiniz. Ömrüm vefa etmediği için gerçekleştiremediğim inkılaplarımı gerçekleştiriniz. İşte bunu yapmakla şu günlerde ağzınızdan düşmeyen çağdaş uygarlık düzeyine varacaksınız. Yaptığımız inkılaplara derhal yenilerini ilave ediniz. Yara alan inkılaplarımı tedavi ediniz.”
Efendiler; “her sarıklıyı hoca sanmayın. Hoca olmak sarıkla değil akılladır. Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler memleketi olamaz. Ölülerden medet ummak medeni bir topluluk için lekedir.”
Efendiler; “artık vatan imar istiyor, zenginlik istiyor, refah istiyor. İlim ve teknik, yüksek medeniyet hür düşünce istiyor. Efendiler, eğer beni yaşatmak istiyorsanız, değişen şartlar içinde benim düşüncelerimi medeni hayatın içinde tahlil ediniz, ona ilaveler yapınız. Büyük davamız en medeni ve müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu yalnız kurumlarda değil, düşüncelerinde
temelli inkılap yapmış olan büyük Türk milletinin idealidir. Bu ideali en kısa zamanda başarmak için fikir ve hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz. Bu başarı ancak sürekli bir planla rasyonel tarzda çalışmakla mümkün olabilir.”
Efendiler; “iç düşmanlar dış düşmanlarla birleşerek Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini tehlikelere düçar etmiştir. Bu itibarla yurtta sulhu idame ile görevli olanlar her geçen güne nazaran daha uyanık olmalıdırlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan yalnız CHP için değil, anayasada koydurduğu ilkeleri vardır.” (5 Şubat 1937)
84 YIL SONRA YİNE SÖYLÜYORUM:
“Ey Türk istikbalinin evladı, işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklal ve Cumhuriyetini korumaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. İlim ve teknik ise her an yeniliklere icatlara açıktır. Bu durum karşısında insanların istek ve ihtiyaçları hem maddi hem manevi olarak daima çoğalan bir şekilde gelişir. İnkılapçılık prensibime bağlı oldukça Türk topluluğu medeniyet alanında geri kalmama yolunu bulacaktır. Ancak bunda göz önünde tutulacak nokta; milli bütünlüğümüzü ve milli menfaatlerimizi, milli birlik şuuru içinde en titiz bir şekilde itina ile korumaktır. “