
“Blue Valentine” (2010), Türkçeye “Aşk ve Küller” olarak çevrilmiş olan ve modern aşkın kırılganlığını, umut dolu başlangıçlar ile yavaş yavaş eriyen evliliklere dair çarpıcı bir portre sunan etkileyici bir romantik dramadır. Film, toplamda 112 dakika süren (1 saat 52 dakika) yapımıyla, izleyiciyi geçmişteki tutku dolu günlerden bugünkü karamsar gerçekliğe doğru duygusal bir yolculuğa çıkarır.
Film, yönetmen Derek Cianfrance’ın kaleminden çıkan, Cianfrance, Joey Curtis ve Cami Delavigne işbirliğiyle kaleme alınan senaryosuyla dikkat çeker. Yönetmen, kişisel deneyimlerinden ilham alarak, aşkın ve evliliğin zamana karşı direncini samimi bir dille gözler önüne serer. Çoğu diyalogun doğaçlama gerçekleştiği bu yapım, karakterlerin içsel çatışmalarını ve değişen duygusal tonlamalarını izleyiciye yoğun bir gerçeklikle aktarmayı başarır.
Başrol oyuncuları Ryan Gosling ve Michelle Williams, filmde sırasıyla Dean Pereira ve Cindy Heller Pereira karakterlerini canlandırır. Gosling, basit yaşamına ve evlilikteki mücadelelerine rağmen içindeki çelişkileri izleyiciye aktaran bir karakteri derinlikli bir şekilde canlandırırken, Williams ise başlangıçtaki aşk ve tutkuyu, zamanla gelen hayal kırıklığı ve acıyla harmanlanmış bir portre sunar. Williams’ın performansı, eleştirmenlerin övgüsünü kazanmış, film süresince izleyiciye duygusal bir yoğunluk sunarak kendisini Oscar ve Golden Globe gibi ödüller için adaylıkların odak noktası haline getirmiştir.
“Blue Valentine”, izleyiciye romantizmin parlak ve büyülü anlarından, zamanla evlilikte ortaya çıkan soğukluk ve mesafe arasındaki farkı gösterir. Filmde, gençlik döneminde Super 16mm film tekniğiyle çekilen, renkli ve umut dolu anlar, dijital formatta çekilen günümüz kesitleriyle çarpıcı bir tezat oluşturur. Bu teknik ayrım, hem görsel hem de duygusal olarak geçmiş ile bugünün arasındaki uçurumu izleyiciye hissettirir.
Cianfrance, filmde gerçek hayattan izler taşıyan, basit ama derinleşen karakter portreleriyle aşkın tüm karmaşıklığını ve zamanla yıpranan evlilikleri gözler önüne serer. Aşkın, sadece tutku ve heyecanla değil; aynı zamanda hayal kırıklığı, ödün verme ve zamanın acımasız süreciyle de örülmüş olduğunu bizlere hatırlatan “Aşk ve Küller”, aşkın tüm iniş çıkışlarını, yavaşça kül olan tutkuları ve acı dolu gerçekleri başarılı bir şekilde anlatır.
Aşk ve Küller”, yönetmenin yaratıcı flashback tekniği, senarist ekibinin kaleme aldığı unutulmaz senaryosu ve Ryan Gosling ile Michelle Williams’ın başrollerde sergilediği derin oyunculuk ve yer yer doğaçlama performanslarıyla, modern aşkın trajedisini samimi ve çarpıcı bir üslupla anlatan, iz bırakan bir yapıttır. Bu film, aşkın yalnızca başlangıçtaki parlak anlardan ibaret olmadığını, zamanla nasıl yıprandığını ve her iki tarafın da kendi eksiklikleriyle yüzleşmek durumunda kaldığını gerçekçi bir bakış açısıyla gözler önüne sermesiyle sinema dünyasında özel bir yer edinmiştir.