Var olmak, yaşamak ve günü geldiğinde çekip gitmek üzerine türküler mırıldanın, şiirler mırıldanın.
Yaşamın neresinde olduğunuzu bi tartın kendi kendinize; ektiğiniz ne, biçtiğiniz ne. Kaç dikili ağacınız var ! Yoksa neden!
Hele bir sorgulayın kendinizi.
Bu aylar , bunun için tam bir biçilmiş kaftan; tam zamanıdır.
Kovanlarının ağzını mumlayan arılar zor günlere hazırlıklı; yerin derinliklerine çekilen karıncalar da…
Ayılar, kaplumbağalar, yılanlar kim bilir ne düşler görecektir derin uykularında.
Topu topu üç ay; nasılsa geçer.
Tanrı evsiz barksızları korusun yeter ki…
Sarı ineğin, koca öküzün keyfi yerinde. İthal de olsa samanlar balya balya; arpalar çuval çuval!
Yılkıların gözü kulağı kurt ulumalarında, çakal ulumalarında…
Kasım kasım kasılmayı bırak da dalının altında sararmış, kurumuş şu yaprağa bak bir; kendini gör o aynada.
Sonra yaşama sarıl yeniden dört elle; yaşamak güzel de, kim ne derse desin.
Salıverme kendini. Bu bir döngü; ama kısır değil.
Bil bunu, gör, düşün.
“Kasım” adlı kitabı mutlaka okumalısın; bilmediğin, görmediğin, duymadığın çok şeyler bulacaksın onda.
Ben okudum.
Mustafa Esmer Cengiz