Ben Ne Diyeyim ki…
Çocukluk işte.
Annesinin kendisini gezdirdiğini sanıyor.
Çöp toplama arabasının içinde mutlu.
Daha dört yaşında. Adı: Mehmet.
Mehmet büyüdüğünde bu günleri anımsar mı bilmem; ama ben…
Evet, binlerce Mehmet’ten biri .
Evet, yoksulluk, umarsızlık.
Evet, ne yazık ki sıradanlık.
Annesiyle konuştum.
Kocası olacak adam bırakıp gitmiş. Gidiş o gidiş.
Anne beş çocuğuyla ortada.
Ev yok, iş yok, sigorta yok, para yok, umut yok.
Ama kendini salıvermek de yok.
Diğer dört çocuğunu öyle ya da böyle palazlandırmış, salıvermiş sokağa.
Ama Mehmet küçük.Daha bakıma muhtaç.
Gecekonduda bıraksan farelere yem. Yuvaya versen dayanılmaz. Anne yüreği işte.
Her şeye rağmen yaşamak zorunda kadın. Çalmadan çırpmadan, kötü yollara düşmeden, insanlıktan çıkmadan…
Yaşamak ve yaşatmak.
Zor.
Direniyor kadın.
Çöp toplamak ayıp değil ki diyor.
Bir araba uydurmuş derme çatma. Mehmet’ini atmış içine, dalmış sokaklara.
Sabahtan akşama, soğuk sıcak, yağmur çamur. O çöp senin. Bu çöp benim.
Kağıt, karton, plastik,şişe; atık giysi, pabuç, terlik…
Mehmet’in dünyadan haberi yok, gezdirildiğini sanıyor. Çocuk!
Şimdilik.
Kuru ekmek, çeşme suyu
Mehmet büyüyecek elbet.
Kreşsiz, yurtsuz, okulsuz da olsa.
Sonra?
Sonrasını düşünen yok.
Bu gidişle çok yaşamaz o anne.
Her şey ortada.
Ortada kalacak Mehmet de, diğer Mehmetler gibi, kardeşleri gibi.
O da çöpçü olacak büyük ihtimal
Çöpçü çocuk, çöpçü genç, çöpçü amca, çöp adam.
Sonra?
Sonrasını düşünmek bile ürkütüyor insanı.
İyi beslenmemiş, ilgiden sevgiden uzak , okuldan , defterden kitaptan uzak büyümüş biri ne yaparsa onu yapacak doğal olarak.
Ne mi yapacak?
Bu koşullarda büyüyen biri ne yapmaz ki!
Ortalık acımasız, kindar, tecavüzcü, katil, hırsız dolu. Bir de uyuşturucu. Evet, evet uyşturucu!
Aynı koşullar, aynı nedenler, aynı sonuçlar doğurur çünkü. Bilim öyle diyor.
O, hiçbir zaman cici Mehmet, efendi Mehmet, Mehmetçik olmayacak. Bu kesin.
Kötü olacak, itilmiş kakılmış olacak.
Evsiz barksız, işsiz güçsüz, parasız pulsuz…
Annesi gibi.
Ve biz.
Ve bizler?
Neden diye soracağız birbirimize. Bunlar neden hep böyle?
Cevabını bildiğimiz halde bilmezden gelerek. Düşünmemeye zorlayarak kendimizi, görmezden, duymazdan gelerek. Yolumuzu değiştirerek çoğu zaman.
Annesiyle konuşurken bir gözüm Mehmet’teydi hep. Gülümsemeye çalışarak, acıyarak, korkarak baktım suratına.
Elini uzattı bana,…
Tuttum mu sıkı sıkı tutmak ve bırakmamak gerekiyor o eli; biliyorum
Bırakırsam düşecek, yuvarlanacak uçurumdan aşağı. Başımıza yuvarlanan bir kaya olacak!
Yazmalıyım, dedim.
Yazmazsam, uyuyamam.
İnsanlık ölmedi ya!
Mutlaka işiten olacaktır bu çığlığımızı.
Dönen o güzel atlılardan biri tutup terkisine alacaktır o çocuğu.
O çocuğun başına silah dayatacak olanlardan, eline silah tutuşturacak olanlardan daha erken.
O gülüyor şimdilik…
Mustafa Esmer Cengiz