
BİR YAZI /MAKALE NASIL OKUNUR/DEĞERLENDİRİLİR
Son zamanlarda ha bire birşeyler okuyorum ama yazmak için kafamda o kadar çok paragraflar sıralıyorum ama kaleme dökmeye gelince patlamış araba lastiği gibi “tııssss” deyip vazgeçiveriyorum.
Neden mi?
Yanıtı çok basit.
Şimdi okur iseniz bu aşağıda ki yazı, 2017 yılının (yaklaşık 8 yıl önce) bu günler kaleme alınmış bir yazı.
Günlerden 16 Nisan 2017’dir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 21 maddesinin değişikliği referandumda, halk oylamasına sunulmuş ve Seçmenler, T.C Anayasası’nın 18 maddesi üzerindeki değişiklikleri %51.41 oyla kabul etmiştir.
Yapılan değişiklikler ile yürürlükteki parlamenter sistem (TBMM Hükümeti) kaldırılarak yerine, Külliye’de Başkanlık Hükümet sistemi kabul edilmiştir.
Başbakanlık makamı kaldırılmış, MV sayısı 550’den 600’e çıkarılmış ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısında da değişiklikler yapılmıştır.
Bu süreç işlerken, 16 Şubat 2017 günü, referandum yapılırken kaleme aldığım yazı da aşağıdadır.
Bu gün salya sümük ağlayan halkımıza, özellikle de CHP seçmenine şimdi halkımıza desem ki, tamam “Hayır” oyu verdiniz de süreci takip edecekleri seçtiniz mi?
Yoksa, her zamanki gibi gaza gelip, adamınızın adamını, madamınızın madamını seçip, “elim kırılsaydı” modunuzu değiştirdiniz mi?
Gelelim o günlere, 8 yıl önce yazılan yazıya. Hangisi çıkmadı. Bu öngörüyü siz gördünüz mü?
Ben kime ne anlatıyorum ya.
İşte bu yüzden elim iki satır yazmaya varmıyor.
HALKIN, Avansı ve Demokratik Tokadı!.. (16 Nisan 2017)
Son zamanlarda siyasilerin söz ve eylemlerine bakınca, halkımızın ruh hali ve ne yapacağına ilişkin Ziya Paşanın o veciz sözü, geldi aklıma:
“NUSH (nasihat) İLE USLANMAYANI ETMELİ TEKDİR, TEKDİR İLE USLANMAYANIN HAKKI KÖTEKTİR!..”
Siyaset Bilimi de, siyasi olayları İnsan Davranışları gibi gözler, izler, yorumlar ve sonuç/karar verir. İyi bir siyasi, “KÖTEK’den önce, TEKDİR”i görebilen siyasidir.
Çok geçmişlere gitmeden, ortalama siyasi hafızların taze olduğu 12 Eylül 1980’den bu yana olan siyasi hayata bir göz atar isek, Sevgili Halkımın siyasi reflekslerini görebiliriz:
Tarihimizde ilk seçimlerin 23 Aralık 1876’da yapıldığını anımsatarak, 1983 seçimlerine gelelim.
İsmet İNÖNÜ’nün oğlu Erdal İNÖNÜ’nün, Süleyman DEMİREL’in sağ kolu Hüsamettin CİNDORUK’un katılımının engellendiği;
ECEVİT, DEMİREL, TÜRKEŞ, ERBAKAN ve Deniz BAYKAL gibi pek çok siyasi liderin siyasi yasaklı olarak girdiği 1983 seçimlerinde;
12 Eylül’e gelinmesine sebep sayılan siyasiler yasaklı dönemin en yetkilisi, bürokrasisinin bir numarası BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI Turgut ÖZAL, ANAP Genel Başkanı olarak, ABD’lilerin “Our Boys” (bizim oğlanlar) dedikleri NETEKİM PAŞANIN (Kenan Evren) “istememesine” rağmen 1983 seçimlerine giriyor ve oyların %53’ünü alarak, 1991 yılına kadar ANAP, TEK BAŞINA İktidar oluyor.
1991 seçimleri ANAP için sonun başlangıcı olmuş; ANAYOL Hükümetleri olarak anılan Mesut YILMAZ, Süleyman DEMİREL, Tansu ÇİLLER Başbakanlığında Doğru Yol (DYP) ve ANAP Hükümetleti kurulmuştur.
1995 seçimlerinden sonra da, ERBAKAN Başbakanlığında REFAHYOL, Mesut YILMAZ (ANASOL-D) ve ECEVİT (4.Ecevit) Hükümetleri kurulmuştur.
1999 seçimlerinden sonra da Bülent Ecevit’in Başbakanlığında, DSP+MHP+ANAP hükümeti kurulmuştur.
DERKEN, Milattan Sonra 2002’lere gelelim.
MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’nin “erken seçime gidiyoruz” diyerek Başbakan Yardımcısı olduğu Hükümeti bozduğu 2002 seçimleri öncesinde:
İstanbul Belediye Başkanı iken, bir şiir okuyarak siyasi yasaklı/mağdur yapılan Recep Tayyip ERDOĞAN, ABD’ye gidiyor ve son yıllarda kimselere açılmayan BEYAZ SARAY kapıları ardına kadar kendisine açılıyor.
2002 Seçimlerinde, erken seçime giden Bahçeli de dahil BAYKAL’ın CHP’si ve ERDOĞAN’ın AKP/Ak Partisi dışında hiç bir parti TBMM’ye girmiyor. MHP Bahçeli’ye sahip çıkıyor ama diğer partiler Liderleri ile birlikte siyasi yaşamdan siliniyorlar.
2002 seçimlerinde %34.28 oy alıp, TBMM’de ise 363 (%60’dan fazla) Milletvekili ile tek başına GÜL ve ERDOĞAN Hükümetleri kuruluyor.
2002’den sonraki seçimlerde, Ak Partinin doğal Lideri ERDOĞAN başkanlığında ya da gözetim ve denetiminde kurulan TEK PARTİ Hükümetleri ile geldik 2017’ye!…
7 Haziran 2015 SEÇİMLERİNİ İYİ OKUYAMAYAN muhalefetteki siyasi liderler sayesinde;
SEÇİM SONRASINDA TBMM’de HÜKÜMET KURULAMADIĞI için Anayasanın 114’cü maddesine göre Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’a ilk BAŞKANLIK denemesinin yaptırıldığı, TBMM’nin devre dışı bırakıldığı 63’üncü Cumhuriyet Hükümeti kurdurululuyor.
“SARI ÖKÜZ” 7 Haziran sonrası verilmiştir.
7 Haziran seçimlerinde bütün siyasilere NUST(nasihat) eden halkımız, 1 Kasım seçimlerinde de sözden anlamayan siyasilere KÖTEK göstererek, Ak Parti ve Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’a bir avans daha vermiştir.
Devlet Bahçeli, 2002 seçimleri öncesinde yaptığı gibi, 2017 yılı başında da Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın yönetim şekline ilişkin bir çözüm önerisi getirmiş ve ülkeyi:
“FİİLİ DURUMUN (duruma) HUKUKİ BOYUT KAZANDIRILMALIDIR” diyerek, 16 Nisan’da yapılacak BAŞKANLIK sitemine geçiş ile ilgili Anayasa değişikliği sürecine getirmiştir.
16 Nisan Referandum sonuçlarına ilişkin bilgi, duyum ve düşünceler herkesin malumdur.
Geçmiş siyasi olay ve deneyimlere bakarak, Sağduyusunu sevdiğim halkımın, bazı siyasilere Ziya Paşa’nın o girişteki sözündeki “NUSH” ve “KÖTEK” sözcükleri uygulayacağı kanaati , beni “endişelendiriyor”.
17 NİSAN 2017’de HİÇ BİR ŞEY, SİYASİLER İÇİN ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK!..
Bir kenara not eden olur mu?
Bu kadar kafa patlatıp yazdıktan sonra, birinin bana “tabi, eskisi gibi olamaz ya, Başkanlık sistemine geçeceğiz” diye not yazmasına ne gülerim ama!…