ÇAĞDAŞ VE ÖRNEK BİR DÜNYA LİDERİNİN VATANDAŞLARINA HOŞGÖRÜSÜ – ATATÜRK!
YARIN 10 KASIM …..
Bir de bugün ülkemizde kendilerini eleştiren üst makam sahiplerin, kendilerine eleştiri yapanlara karşı nasıl davrandıklarını, davalar açtıklarını, siz arkadaşlarım da biliyorsunuz.
Kurtuluş yıllarında, cephelerde ATATÜRK’ün yakınında olan yazarlarımızdan Falih Rıfkı ATAY’ın , ATATÜRK’ün kendisi hakkında kötü bir şiir yazan öğretmeni nasıl affettiğini anlatır.
Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) görevden aldığı öğretmen, hiç bir yere tayin edilmez.
Öğretmen tekrar kadroya alınıp, nereye olursa olsun tayininin yapılması için, ME Bakanından ısrarla ATATÜRK ile görüşme isteğinde bulunur.
Bunun üzerine ME Bakanı ATATÜRK’e: “Sizin hakkınızda ağır hiciv yazan öğretmen tekrar tayin ve kadroya girmek istiyor” demesi üzre ATATÜRK: “Benim şahsi kırgınlığım olabilir.
Ama benim şahsi kırgınlığım sizin bürokratik işlerinizin engeli olmamalı. Öğretmeni derhal ilk açık olan bir yere tayin ediniz” der.
ATATÜRK’ün vatandaşlarına karşı bulunduğu hoşgörülerden birini, belki de biliyor olsanız da, bugün lütfen bir de benden dinleyiniz!
1930’lu yıllarda bir sigara tiryakisi vatandaş,
gazete kağıdına sardığı tütünü yuvarlayıp, yaktığında, bıyıkları da tutuşup, yanar.
Tiryaki vatandaş, öfkeden basar ATATÜRK’e küfürü.
Aralarında geçim sorunu olan eşi hemen karakola koşar ve: “Kocam ATATÜRK’e küfür etti der” ve şikayet eder.
Karakol görevlileri hemen eve gidip, ATATÜRK’e küfür eden sigara tiryakisini, karakol nezarethanesine hapsedip, savcılığa bildirirler.
Savcılık da “ATATÜRK’e hakaretten dolayı”, bıyıkları yanan sigara tiryakisi hakkında dava açar.
Olay radyo ve yazılı basında da yer alır.
Olaydan ATATÜRK’ün de haberi olur.
ATATÜRK derhal Adalet Bakanlığını arayıp, şikayetçi olmadığını ve adamın derhal serbest bırakılması için emir verir.
İşgüzar görevliler: “ … Aman efendim. Adam size ağır küfürler etmiş” dediklerinde, ATATÜRK: “… Siz hiç gazete kağıdına sarılmış tütün içtiniz mi? Ben Trablusgarp’ta içtim. Pek berbat bir şeydir. Siz adamın adam gibi sigara içeceği sigara kağıdı üretmezseniz, adam tabii ki küfür eder. Adam az bile söylemiş. …” der.
Bugün siz ülkemizde, kendisine küfür değil de, hafiften hakaret edilip de derhal kişi hakkında dava açmayacak bir devlet, hükümet, siyasi parti veya bir resmî görevlinin olacağını düşünebilir misiniz?
Ben, okuyup duyduklarımın dışında, başına gelen arkadaşlarımı da dinlemiş olduğumdan, düşünemiyorum.
Aslında bugün ülkemizde “ATATÜRK’ü Koruma Kanunu” (5816 sayılı ATATÜRK Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun) olmasına rağmen, devlet ve hükümet görevlilerinin dahi, ATATÜRK’e hakaret ettikleri gibi, hakaret edenlere de hoşgörülü davrandıklarına tanık oluyoruz.
Dünyada hiç bir medeni ülkede, ülkenin kurucusuna, kurduğu kurum ve makamların başında oturanlar tarafından hakaret edilmez.
Yaşadığım Federal Almanya’da yıllardır, günlük Almanca, dünya basınından seçmelerin Almanca çevirilerini ve de Türkçe yazılı, sözlü ve görsel basını takip eden, siyaset ile de ilgilenen biriyim.
Almanya’da ne bir devlet veya üst – alt kurum görevlisinin, Almanya’nın birliğini sağlamış olan Bismarck’a, ne savaş sonrası cumhuriyeti rayına oturtan sağcı Konrad Adenauer’a, ne de solcu Willy Brandt‘a hakaret ettiğine tanık olmadım.
İnanıyorum Fransa’da ve İngiltere’de de bu böyledir.
Belki, İspanya’da halkına 40 yıl kan kusturan General Franko’ya, Portekiz’de Salazar’a dahi hakaret edilmiyor, haklarındaki yargılar da tarihe, tarih kitaplarına bırakılmıştır.
Ama ne yazık ki; bizde özellikle son yıllarda ATATÜRK’e hakaretler hoş görülür oldu.
Oysa bu vatanı, Cumhuriyet’i bize hediye eden ATATÜRK’ün kanunlarla korunması mı gerekirdi!
ATATÜRK’e değil hakaret, aslında hiç bir vatandaşın bir eleştiri dahi yapmaması, tam tersi O’na her fırsatta saygı ve minnet duygularının belirtmesi gerekmez mi?
Tabii ki; bu da önce ailede ve sonra da okullarda verilen eğitim ile başlar.
ATATÜRK’e hak ettiği saygının duyulması için o derslerin, bir gün okullardaki eğitim programlarında uygulanacağına yürekten inanıyorum.
Ne zaman derseniz?
İnanıyorum, o günler uzak değil!
Ama ve her halde bir gün!
Yarın 10 Kasım!
ATATÜRK’ü sonsuza uğurladığımızın 86’ıncı yıl dönümü.
15 yıl Türk milleti için adanmış kısa bir ömür içinde ümmetten vatandaş yapabilmiş, ülkemiz Türkiye’yi de dünyanın saygın – çağdaş ülkelerin seviyesine çıkarabilmiş bir liderdir, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK!
Kurduğu Laik Cumhuriyet; Türk milleti tarafından, son yıllarda yaşanan bazı olumsuzluklara rağmen, kalplerde ATATÜRK sevgisi ile sonsuza kadar yaşatılacağına, ben yürekten inanıyorum.
Yarın 10 Kasım!
ATAM, ruhun şad olsun!
Sağlık dolu ve de ATATÜRK İle kalınız!
Remzi UYSAL
Kuzey Ege’de Edremit, 09 Kasım 2024