CENGİZ AYTMATOV’un Kutlu tini şad, mekanı uçmağ olsun
Edebiyat alanında Türk dünyasının 20. yüzyıldaki en büyük yazarı Cengiz Aytmatov’un ebediyete irtikalinin
15. yılında saygı ve rahmetle anıyoruz
176 dile çevrilen ve 128 ülkede yayınlanan eserleriyle halkını dünyaya tanıtan Kırgız yazar, devlet adamı, diplomat, gazeteci, büyük düşünür ve Türk dünyasının ortak değeri Cengiz Aytmatov, vefatının 15’üncü yılında yad ediliyoruz.
Kutlu tini şad, mekanı uçmağ olsun.
Unutursak gök girsin, kızıl çıksın!
CENGİZ AYTMATOV’UN HÜZÜNLÜ HİKAYESİ
ATA-BEYT(BABA MEZARI)
Tatar Türk’ü Nagima ve Kırgız Türk’ü Törekul çifti evliliklerinin ilk günlerinde birbirlerine bir söz vermişti:
İlk çocukları erkek olursa ona Cengiz Han’ın adını vereceklerdi.
1937 yılında 137 Türkçü Kırgız aydını Sovyet rejimine karşı çıktıkları için tutuklanmış, Bişkek yakınlarındaki bir tuğla ocağına götürülmüş ve orada kurşuna dizilerek bir çukura gömülmüşlerdir.
56 yıl boyunca şehitlerin yakınları nereye götürüldüklerini, yaşayıp yaşamadıklarını bilemeden bu 137 Türkçü aydının geri dönmelerini beklemişlerdir.
Bekleyenler arasında Kırgız Türklerinin büyük yazarı Cengiz Aytmatov da vardır. Babası Törekul, Türk milliyetçiliği yapmakla suçlanıp, kurşuna dizildiğinde Cengiz daha 9 yaşındaydı. 10 yaşına geldiğinde büyük bir adam gibi çalışıp evine bakıyordu.
14 yaşında, köyündeki tüm erkekler cepheye çağrıldığı için Cengiz artık köyün de en büyük erkeğiydi.
Yaşından büyük sorumlulukları olmuştu.
Köyün tüm kadınlarının, çocuklarının sorumluluğu onun sırtındaydı. Annesinin, yaşlı ninesinin, kız ve erkek kardeşlerinin yükünü o taşıyordu.
1937’deki bu soykırımın tek tanığı tuğla ocağının bekçisi Hıdır Aliyev’di.
Tanık olduklarını uzun yıllar kimseye anlatamamış, ölüm döşeğindeyken kızına: ‘‘Eğer zaman ve şartlar uygun olursa herkes bilsin.
Tuğla ocağında çok büyük olaylar oldu.
Zamanı gelince herkes bilsin” diyerek tüm gördüklerini anlatmış, zamanı gelince herkesin bilmesini vasiyet etmişti…
1991 yılında Kırgızistan bağımsızlığına kavuşunca bu sır bekçinin kızı Babüyra Kadiraliyeva tarafından, kurulan ilk Kırgız Hükümeti’ne iletilmiş, hükümet başkanı Askar Akayev kazı yapılması için gerekli izni ve kararı çıkarmıştır.
Yaşamı zorluklarla geçen Cengiz Aytmatov yıllarca babasını aramıştı.
Onun hayatının tek amacı babası Törekul’u bulmaktı. Sonunda buldu da…
Babası Törekul Aytmatov’un şehit edilmesinden tam 56 yıl sonra Çoñ-Taş’tan çıkarılan kemiklere sarılarak: “Baba, 50 yıldır seni arıyorum, neredeydin…” diyerek hıçkırıklara boğulmuştu.
Cengiz Aytmatov, babasından sadece “Toprak Ana”da söz etmiş, kitabında ona şu satırlarla yer vermişti: “Baba, sana mezar yapamadım, senin nerede gömülü olduğunu bile bilmiyorum.
Bu eserimi sana, babam Törekul Aytmatov’a armağan ediyorum.”
Ata-Beyt ‘‘baba mezarı’’ demektir.
Bugün Cengiz Aytmatov babası Törekul Aytmatov ve şehit edilen diğer Kırgız Türk aydınları ile beraber Ata-Beyt mezarında birlikte yatmaktadır…
Türklük uğrunda, ulus, yurt, bayrak, töre uğrunda mücadele edip, can veren kahramanlarımızın aziz ruhları şad, mekanları Cennet olsun…
Kutlu tini şad, mekanı uçmağ olsun. Unutursak gök girsin, kızıl çıksın!
Resimde: Cengiz AYTMATOV, babası TÖREKUL, annesi NAGİMA ve kardeşi İLGİZ ile (1932) medyadan alıntı
İLK ÖĞRETMEN
(Türk Dünyasının en büyük öğretmeni Cengiz Aytmatov’un muhteşem eseri)
Cengiz Aytmatov’un en önemli hikâyelerindendir İlk Öğretmen. Hikâye Duyuşen’i anlatır. Talebesi Altınay’ın dilinden bir öyküdür bu. 1920’li yılların Sovyet Rusyası. Lenin’li yıllar. O yıllarda Sovyet devletinin mührünü elinde taşıyan genç bir öğretmendir Duyuşen.
Hedefli, azimli fakat şartları ve imkânları sınırlı. Altınay ise Duyuşen’in atandığı köyün en büyük kızlarından. Aytmatov, hikâyesinde önce bir ressamın konuşmasına yer verir. Sonrasında hikâye Altınay’ın köy halkına yazdığı mektupla devam eder…