CHP’DE KİMLİK ARAYIŞI 1947, 2023
Ülkede o kadar sorun yaşanır, sistemin iktidarı ve muhalefeti de ne yapıyor diye düşünülmesi gerekirken;
İktidarın hedefinin halkın çoğunluğunun yararına olup olmadığı tartışılabilir ama özellikle ana muhalefet partisi CHP’yi anlamak için biraz düşünüp araştırmak gerektiğini görünce;
CHP’nin son zamanlarda sık sözünü ettiği değişim ve dönüşüm dönemlere, süreçlerine göz atmak gereğini duydum.
Elbette ki iktidarın ortalığı yangın yerine çevirdiği bir dönemde, muhalefete, hatta ana muhalefete söz söyleyecek olmak, “topu taca atmak” gibi algılanabilir ama gerekçesini de anlatacağım.
Bunun için de bir konunun altını çizmekte yarar vardır.
Kökleri Cumhuriyetten önceki dönemlere kadar dayanan, sonrası süreçte de, Kapitalist Dünya ikinci Ekonomik bunalımını yaşarken yaşanan paylaşım savaşından, İsmet İnönü’nün deneyimleri sayesinde kıl payı kurtulan;
Yeni dünya düzeni, özgürlük, demokrasi ve insan hakları savunuculuğu yaparken;
Türkiye Cumhuriyeti ve CHP’nin de bu sürecin dışında kalması beklenemezdi.
Bu sürece 1917 Rus Bolşevik Devriminin de etkisi az değildir.
Dünya kendi ekonomik ve siyasi sorunları ile uğraşırken, Türkiye Cumhuriyeti, dolayısı ile CHP yönetimi de kendi sorunlarını çözmek için Amerika ve batı dünyası içinde arayışlara girmiştir.
CHP, kurucuları içinde Atatürk ve dönemin askeri ve siyasi aktörleri, İsmet İnönü, Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak gibi kendisine yakın arkadaşları olduğu gibi;
Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü gibi muhaliflerin de olduğu bir siyasi yapıdır
Zamanla, Atatürk’ün etkisi ile CHP kendisini ve Türkiye Cumhuriyetini kuruluş ilkeleri ile tanımlamıştır.
Devletin ve CHP’nin, Köy Enstitüleri, toprak reformu gibi bir takım politikaları, Atatürk’ün ölümünden sonra ya bir takım değişikliklere uğramış ya da hiç uygulamaya konulmamıştır
(Bu konuda ayrıntılı bilgiye sahip olmak isteyenler, “CHP’nin 1947 kurultayı öncesi ve sonrası yaşananlara” ilişkin makalelere bir göz atabilirler.)
CHP, 1947 yılına kadar sekiz kurultay düzenlemiş, düzenlenen tüm kurultaylarda oldukça önemli kararlar almıştır
Alınan kararlar sadece partinin geleceğini etkilemekle kalmamış, ülke siyaseti üzerinde de etkili olmuştur.
CHP Tüzüğünde yapılan değişikliklerle, Kemalizm’in altı temel ilkesi, 1947 kurultayında yeniden tanımlanmıştır.
Yapılan bu yeni düzenlemeler, bazı partililer tarafından ideolojik bir sapma olarak değerlendirilip, CHP’nin Kemalizm’den ödün verildiği şeklinde eleştirilere de muhatap olmuştur.
Özellikle de 1946’da, çok partili siyasal yaşama geçilmesi ve DP’nin kurulmasından sonra, bu partinin CHP’ye karşı yürüttüğü muhalefet karşısında CHP, o güne kadar uyguladıkları politikaları yeniden gözden geçirerek, yeni bir parti kimliği kazanmıştır.
DP ileri gelenleri ile de yapılan görüşmeler sonucunda Partideki bu değişim, partiyi devlet partisi görünümünden çıkarmış, demokratik bir yapıya kavuşturmuş ise de, devletin ve Parti’nin kuruluş ilkeleri ile de çelişir hale de getirmiştir.
DP’li Sadık Aldoğan CHP’lilere yaptığı bir eleştiride, “Yirmi beş seneden beri masum halka
her türlü fenalığı yapan Halk Partisi ve hükümetleri şimdi onların kırılan kalplerini tamir etmek için mi yapıyorsunuz” der.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihiyle
bütünleşmiş CHP’nin, bu şekilde bir yenilenme ile;
Hele İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı sıkıntılardan sonra, CHP’nin, DP karşısında iktidarda kalma şansı da olamazdı.
CHP’deki bu ideoloji arayışı uzun yıllar sürmüş, biraz da solun dünyadaki popülerliği ile, “Ortanın Solu” yaklaşımı ile Bülent Ecevit, 1970’lerde halkın umudu haline getirmiştir.
1947 Kurultayında yaşanılan partiyi farklılaştırmak yerine, tutarlı bir politika izlemenin önemi ise daha ortaya çıkacaktır.
Bu süreçte, CHP’nin Atatürk devrimlerine ve Kemalizm’e ihanet olarak da algılanan bu kararları, çok partili siyasal yaşama gecilince görülmüştür ki, pek de bir işe yaramamıştır.
Elbette ki siyasi partilerin değişen koşullara ayak uydurmak, toplumsal gereksinimleri karşılamak için yapağı bir takım politika değişimleri olabilir;
Ancak, muhaliflerinin siyasi süreçlerine ve politikalarına ayak uydurmak, toplumsal siyasi arenada bir karşılık bulmak için yapılan bu politika ve ilkesel değişiklik ve dönüşümlerin de bir işe yaramadığı CHP tarihinde yaşanmıştır.
Bu günlerde CHP’de, CHP’lilerce dillendirilen “değişim” ve “dönüşüm” söyleminin ilkesel ve ideolojik bir karşılığı olmadığı, işe yaramadığı ve yaramayacağı da,
Umarım, CHP Genel Merkezince, CHP’nin ağır topları ve kendini siyasi figür olarak görenlerce de görülür ve anlaşılır da, daha sonra ağa ile marabanın öyküsü gibi sonlanmaz.