EFE SULTAN ULUSLARARASI ARAŞTIRMALARA KONU OLMAYI SÜRDÜRÜYOR
Afyonkarahisar Şuhut İlçesine bağlı Efe Köyü tarihi ismiyle Efe Sultan’a dair Cumhuriyet’in 100. Yılında uluslararası tanınırlığa sahip Paradigma Yayınları arasında Yerel Araştırmacı Fatma Akkoyun tarafından yayınlanan eserde ele alınan altı yüz yılı aşan kültür birikimli yerleşim yeri dair Piyanist, İletişim Bilimci ve Sinema Bilim Uzmanı Seval Yıldız The Journal of Academic Social Secience in Ekim 2024 sayısında “Efe Sultan Kitabındaki Melodik Oyunların İletişime Katkısı” başlıklı bir makaleye yeniden konu oldu. Araştırmaya göre;
Çocuk oyunları, hem çocukların hem de yetişkinlerin boş vakitlerini eğlenceli ve dinlendirici bir şekilde değerlendirmelerini sağlayan, ayrıca kendilerini ifade etmelerine ve iletişim yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olan aktiviteler olarak tanımlanmaktadır. Oyun sırasında çocuklar, yaşam deneyimleri kazanırken fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal becerilerini de geliştirmektedirler. Oyunlar çocuğun isteğiyle başlamaktadır ve kendi kurallarını belirlediği birer süreçtir. Oyun, çocukların her gelişim aşaması için kritik öneme sahiptir ve fiziksel, bilişsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimini desteklemektedir. Bu yüzden oyun, etkili bir öğrenme süreci olarak görülmektedir.
Oyun teorileri biyolojik, fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik perspektiflerden farklı yaklaşımlar sunmaktadır. Biyolojik ve fizyolojik teoriler, oyunun fazla enerjiyi attığını ve hayata hazırlık sağladığını savunmakta, psikolojik teoriler ise oyunun içgüdüsel, rahatlatıcı ve yaratıcı olmayı teşvik edici olduğunu ileri sürmektedir. Oyunun kültürel ve toplumsal yönlerini ele alan sosyolojik teoriler, özellikle yaşam hazırlık teorisi, oyunun eğitimsel ve içgüdüsel bir deneyim olduğunu vurgulamaktadır. Geleneksel çocuk oyunları ise, kültürel mirasın bir parçası olarak çocukların kendi kültürlerini tanımalarına yardımcı olmaktadır.
Şarkı söylemenin ve melodik tekerlemelerin de ebeveynden çocuğa sözlü iletişime ek olarak, iddiaya göre kelimelerin ve ritimlerin tekrarı nedeniyle çocuğun konuşma ve dil gelişimine önemli bir katkı sağladığı kanıtlanmıştır. Çocuk tekerlemeleri, bebeklikten itibaren çocuklar için en sık sunulan müzikal uyaran türleri arasındadır. Tekerlemelerin tekrarlayan doğası şüphesiz dil ve konuşma gelişimini destekler, ancak tekerlemelerin çeşitli özellikleri, özellikle perde aralığı, ölçü, cümle uzunluğu, dış hat ve uyum da çocuklarda dil gelişimine önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır. Çocuk tekerlemelerinin müzikal özelliklerini analiz etmek için öncelikle beyin gelişimini ve müziğin bu büyümeye nasıl yardımcı olduğunu araştırmak gerekmektedir. Bunun için öncelikle herhangi bir ses dalgası türünün beyin tarafından nasıl yorumlandığına dikkat etmek önemlidir.
Bu araştırmada; beynin işitilebilir dil ile işitilebilir müziği yorumlaması arasındaki belirgin farklar, müziğin dil gelişimi üzerindeki etkisi ve melodik çocuk tekerlemelerinin hangi özelliklerinin sabit olduğu, geleneksel çocuk oyunlarının yaşam becerileri kazandırmadaki rolü ve araştırmama katkı sağlayan oyun ve tekerleme bölümleri ile “Efe Sultan” kitabında yer alan tekerleme ve oyunların iletişim değeri konu alınmıştır. 600 yıllık bir yerleşim yerinin hikayesi olan “Efe Sultan” kitabında açıklanan geleneksel oyunlar, çocukların birbirleri ile etkileşime girmelerini zorunlu kıldığından, iletişim değerleri oldukça yüksektir. Sonuçlara göre, geleneksel çocuk oyunları aracılığıyla geliştirilen beceriler arasında öz yönetim, dil-iletişim, problem çözme, karar verme, liderlik, eğlenme, iş birliği ve takım olma becerileri yer almaktadır.
“Efe Sultan” kitabında bahsi geçen tekerlemeler, armoni, ritim, kontur, cümle uzunluğu üzerine incelenmiştir. Çocuk oyunlarında kullanılan dört tekerleme analiz edilerek, hepsinin benzer özellikler içerdiği belirlenerek, çocukların dil gelişimi açısından yalnızca ritim ve kelime tekrarından daha önemli olma potansiyeline sahip olduğu görülmüştür. “Efe Sultan” köyündeki tekerlemelerin dünyadaki yüzlerce tekerlemeyi temsil edemeyeceği açıktır, ancak olası ortak özelliklere dair bir fikir verebilir. Bu özelliklerin çocuk tekerlemeleri popülasyonunun tamamını gerçekten temsil edip etmediğini ve bu özelliklerin çocuğun beynini neden ve nasıl etkilediğinin nedenini bulmamıza yardımcı olacak daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.