
AZİM
Gül Lâçin 1968 doğumlu 3 çocuk annesi bir kadın. Çocuklarını büyütüp meslek sahibi yaptıktan yıllar sonra kendi eğitimine devam etmek istedi. Büyüttüğü çocukları da şimdi sıra bizde demişti. El birliği ile kitaplar alındı, dersler çalışmaya başlandı. Önce ortaokula kayıt yapıldı, okul başarıyla tamamlandı. Şimdi, sıra da lise vardı. Liseyi de başarı ile tamamladı. Sonrasında Gül iki yıl süren yoğun çalışma ile Ege Üniversitesi Elektrik Teknolojisi bölümünü kazandı. Teknolojiye olan merakını mühendislik alanında değerlendirmek istiyordu. Hayalinin büyük bölümünü 55 yaşında yaşamaya başlamıştı. Çocukları yaşındaki öğrenci arkadaşları ile çok iyi diyalog kurdu.
Gül, 80 ihtilali yaşandığı dönemde ortaokula gidecekti. Ama yaşam şartları bunu engellemişti. Gül, o günkü duygularını şöyle dile getirdi: “80’li yıllar çok zor yıllardı. İlkokulda çok başarılı bir öğrenciydim. Öğretmenim annemi okula çağırıp çocuğunuz çok başarılı, mutlaka eğitimine devam ettirin demişti. Annem ve babam çok sevinmişti. Bilhassa babam kız çocuklarına çok düşkündü. Ne var ki 80 ihtilalinde değil okula gitmek bakkala bile gidemiyorduk. Her akşam mahalledeki tüm çocuklar bir taş evde toplanıyorduk. Anneler de çocukların etrafındaki yerini alıyordu. Sonra lambanın hiç yandığını görmezdik. Hep çok loş bir ışık vardı evde. Evin içinde çok gerekli olmadıkça kimse kımıldamazdı. Gerektiğinde de emekleyerek dolaşırdık. Çünkü her an pencereden bir kurşun isabet edebilirdi. Babalarımız sokaklarda nöbet tutardı. Silah sesleri normal rutinimizdi. Sokağa çıkma yasakları hayatın normal akışı olmuştu. Okul filan zaten hayaldi hayatta kalmanın derdindeydi herkes.
Evet, şimdi o gün gelmişti. Hayallerim belki de az ötemdeydi şimdi. Yapabilir miydim?
Bildiğim tek bir şey vardı, çok istiyordum. Başta çocuklarım ve dostlarım beni çok heveslendirdi. Hayalimi önemsedi. Öyle olmasa belki de cesaret edemeyebilirdim. Bu hayat benimdi. Çocukluğum, gençliğim hep yarım kalmış yaşanmamışlıklarla doluydu. Acaba çocuğum yaşındaki sıra arkadaşlarım nasıl tepki verecekti? Bu süreçte hep beni motive edecek özlü sözleri okudum. Pauline Kael’in ’Bir hayalin varsa, gerçekleşmesi için bir yol da vardır. Eğer seni sonuca ulaştıracak milyonda bir şansın dahi varsa, uygula! Aralanmış kapıdan içeri bak ve gerekirse ayağını kapıya sıkıştırıp o kapının açık kalmasını sağla!” ve Albert Einstein’in“İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz sözlerinden ilham aldım.”
Kafasında art arda dönen bu düşüncelerden sonra sınava girmişti. Ve o heyecan dolu an gelmişti. Sınav sonucuna bakma vakti. Ege Üniversitesi Elektrik Teknolojisi bölümünde öğrenciydi artık. Okul çantası, defterler, renkli kalemler ve kampüsteydi.
Gül, duygularına şöyle devam etti: “Her zaman önünden geçtiğim kampüs ne kadar da güzeldi şimdi. Çocuğum yaşındaki sıra arkadaşlarım sarıp sarmaladı. Her gün daha bir hevesle gittim. Sınavlar, notlar, ödevler derken o kadar mutluyum ki… Şimdi yüksek lisans hayalim var. Meğer tutkularımız bir adım ötemizde yanı başımızdaymış. Biz onları görelim diye bekliyormuş. Walt Disney’in de dediği gibi ’Hayal edebiliyorsan, gerçekleştirebilirsin de.’’sözü beni çok etkiledi. ”
Gül’e kendisiyle aynı durumdaki insanlara ne tavsiye ettiğini sorduk. Kendisi” Lütfen bir hayaliniz var ise ona sahip çıkın. Hiçbir zaman hiçbir şey için geç değildir. Çünkü bir tane hayatımız var. Hep başkaları için değil kendiniz için de yaşayın. Ve son olarak kendinize inanın, kendinize güvenin ve kendinizden asla vazgeçmeyin!”