
İYİ Kİ DOĞA AFFETMİYOR!
BİR KAZDAĞI ÖRNEĞİ …
Doğa’yı katledeni Doğa affetmiyor.
Tıpkı öç alma kuralının sistematik olarak yerleştiği coğrafyalarda olduğu gibi, ihanetlerin cezasız kalmadığı gibi.
Kanadalılar ülkelerinin parklarında ağaçtan bir dal kıranı cezalandırıldıkları halde, Türkiye’de onlarca yerde aradıkları, doğayı tahrip ederek elde ettikleri zehirli – siyanürlü Aktın’dan hükümet edenlere, muktedirlere %3 ila %4 gibi bir sus payı verirken, yerli işbirlikçilerin, muktedirlerin Güney Afrika’ya dönüştürülen vatan topraklarımız karşısında vicdanları hiç mi rahatsız olmaz ve sızlamaz?
Siyasallaşmış hukuk affetse de, iyi ki Doğa affetmiyor.
“GERÇEK BİR OLAY…
Alıntıdır !
Hastamızın durumu nasıl diye sordu eşi
Doktor, omuzlarını kaldırdı “bu gün tekrar kemoterapi yapacaz” dedi.
Hemşireye döndü “hastayı hazırlayın” dedi.
Kadın hastanın yanına oturdu,
Sağ elini avuçlarına aldı, dudaklarına götürdü öptü.
Hasta zorlukla gözlerini araladı,
Ümitsiz bir bakışla eşine baktı.
Kadın gözyaşlarını saklamak için eşinin uzun uzun elini öptü;
“İyi olacaksın merak etme gerekirse bütün varlığımızı harcarız” dedi.
Sedye geldi hastayı aldılar, Kadın ümitsizce yatağa oturdu.
Sekiz aydan beri bu hastalık hayatlarını zehir etmişti,
Eşi Çetin Çelik bir maden şirketinin CEO suydu
Kanadalı bir şirketle, Kazdağlarında altın aramak için çok çalışmıştı, Sonunda başarılı da olmuştu.
Bütün engellemelere rağmen,
Halkın tepkisine rağmen kendisinin üstün gayretleri,
Ve de siyasi ilişkileri sonucu aramayı yapmışlar,
İki yıl önce de aramayı bitirmişlerdi.
Başarılı bir çalışma olmuş, epey bir para kazanmışlardı.
Ama şu illet hastalık gelip yakalarına yapışmıştı.
Kazançlarının sefasını sürememişlerdi,
Sadece ortaklık yaptıkları firma onları Kanada’ya davet etmiş
Bir ay tatil yapmışlardı.
Kanada’nın yeşilliğine hayran olmuşlardı,
Sekiz ay önce halsizlik hissetmeye başladı,
Nefes alma zorlukları yaşıyordu.
Parası vardı en iyi Hastahanelere, En iyi doktorlara gitmesine rağmen şifa bulamamıştı.
Avuç dolusu para harcamış ama nafile.
Artık Hastahaneden bile çıkamaz olmuştu.
Kanser dediler, kemoterapi yaptılar yok! yok!
Bir türlü şifa bulamıyordu.
İki gün sonra Çetin Çeliği evine gönderdiler.
Eşi doktorların Çetin’den ümidi kestiklerini hissetti,
Çaresiz evine döndü.
Komşuları geçmiş olsuna geliyorlardı.
Herkes akıllar veriyordu.
Birisi Kübaya gitmelerini önerdi,
Bir telefon numarası verdi.
Bu numarayla görüşmesini önerdi,
Telefon Küba’ya ait bir telefondu.
Aradılar, telefondaki kişi tahlillerini istedi,
Gönderdiler 14 gün sonra cevap geldi.
Telefondaki kişi sadece Kazdağlarında yetişen,
Beş bitkinin tarif edeceği şekilde ambalajlanarak getirdikleri takdirde,
Kesin tedavi edeceklerini söylüyordu.
Bitkilerin yöre isimleri ile Latince isimlerini yazdırdı.
Birisi Latincesi (Sideritis Trojana Ehrend) olan Sarıkız çayı
İkincisi Latincesi (Allium Kantrionum) olan Yabani sarımsak
Üçüncüsü Latincesi (Equi-Trojani) olan Kazdağı köknarının taze kozalağı
Dördüncüsü Latincesi (Astrapolus Membronaccus) olan Geven otu
İle Latincesi (Sxifroga Paniculata) olan Taşkıran otu
Bu bitkilerin mutlaka Kazdağlarından toplanması söylüyordu.
Yanlışlık olmasın diye resimlerini de göndermişti.
Hemen Kazdağlarına adamlar gönderdiler.
Çetin Çelik Kübadan gelen haberle çok ümitlenmiş, morali de düzelmişti,
Sabırsızlıkla Kazdağlarına gönderdikleri adamlarını bekliyorlardı.
Sekiz gün sonra adamlar geldi.
Çetin Çelik “buldunuz mu?” diye sabırsızlıkla sordu!
Üçünü bulduklarını ama ikisinin maden arama yapılan yerde yetiştiğini
Maden arama esnasında; Bu bitkilerin tamamen yok edilmiş olduğunu söylediler.
Artık Taşkıran otu ile Geven otunu bulmak imkansız dediler.
Zaten bunlar çok yıllık,
Yani uzun yıllarda yetişen bitkilermiş dediler.
Çetin Çelik, adeta yıkıldı…
Altın ararken halkın tepkisi gözlerinin önüne geldi,
Pankartları görür gibi oldu.
“Kazdağları Hayattır” diye yazıyordu,
“Ölüm istemiyoruz” diyen pankartlar vardı.
Vardı! Vardı!
Ama hiç dinlememişlerdi,
İşte kendisinin hayatı bitiyordu.
Ölüm geliyorum diyordu,
Çıkardıkları tonlarca altının hayat karşısında,
Birer tutam Gevenotu ile Taşkıran otu kadar değeri yoktu
İsmail Ören
Kanada’lı Alamos Gold firması ;
563 milyon liralık yatırım yapmış ,865 milyon liralık TEŞVİK almış.
2400 ton ,4 milyar dolar civarında ALTIN çıkartacak, %4 ünü yani yaklaşık
160 milyon dolarlık kısmına , devlete pay olarak verecek.
Kalanını cebe atıp, gidecek.
Böyle bir ticarete , kendi ülkesinin bayrağının sembolü Akçaağaç olan🇨🇦,”AĞAÇ DEVLETTİR” diyen, ekolojik dengeyi bozacak diye sivrisinekleri İlâçlamayan KANADA ‘lılar bile hayır diyemez .
Suç, kendi ülkesine böyle bir kötülüğü yapanlarda ;((
Fotoğrafçı: Niko Guido
Ölü Altın Bedenler -2007“
Remzi Uysal
Lübeck, 07.8.2022