Bakan Ertuğruloğlu, Kıbrıs meselesi, Doğu Akdeniz, Maraş açılımı ve Türkiye’nin son dönemde dış politikada attığı adımlarla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Kıbrıs meselesinde 2017’de Crans Montana’da konferansın başarısız sonuçlanmasının ardından Türk tarafının yeni bir sayfa açtığını kaydeden Ertuğruloğlu, buna göre, bundan böyle temel politika olarak “Ada’da iki egemen eşit devletin varlığı” ve “eşit uluslararası statü” noktasına odaklandıklarını söyledi.
Ertuğruloğlu, “(Kıbrıs konusunda) Eğer yeni müzakere süreçleri olacaksa, bunun iki egemen eşit devlet ve eşit uluslararası statü koşullarında olabileceğini söyleyerek yola çıktık, bundan geri adım da asla söz konusu değil. Birleşmiş Milletler (BM) de ‘Taraflar arasında ortak zemin var mı, yok mu?’ adı altında bir süreç gerçekleştiriyor. Gerçi ortak zemin olmadığını herkes biliyor. Rahatlıkla iddia edebilirim ki ortak zeminin olmayacağını da herkes biliyor.” diye konuştu.
Kıbrıs konusu için “Top uluslararası camianın sahasındadır.” değerlendirmesinde bulunan Ertuğruloğlu, uluslararası toplumun 60 yıldır Kıbrıs Türkü’ne yapılan “diskriminasyon”a devam edeceği ya da bu haksızlığa son vererek, Kıbrıs’ın realitesine göre yeni bir yaklaşımla Kıbrıs konusunu gündeme alabileceğini söyledi.
Ertuğruloğlu, Ada’da iki halk, devlet, hukuk ve egemenlik olduğuna vurgu yaparak, sadece Rum tarafının “Kıbrıs Cumhuriyeti”, Kıbrıs Türklerinin ise bu sözde devletin toplumu gibi muamele gördüğü sürece Ada’da hiçbir yeni açılım ya da müzakere sürecinin söz konusu olmadığının altını çizdi.
“Müzakerelerin yokluğunu bir dezavantaj olarak görmüyorum”Bakan Ertuğruloğlu, “Müzakerelerin yokluğunu bir dezavantaj olarak görmüyorum. Müzakerelerin yokluğunun tek bir nedeni vardır; Ada’da var olan iki egemen eşit devletin ve eşit uluslararası statülerinin Batı dünyası tarafından onaylanmamış olması, BM ve AB faktörü ile bunlardan kaynaklanan diğer faktörlerdir. Bu şekilde devam ettiği sürece Kıbrıs konusuyla ilgili müzakere olmayacaktır. Olmadı demek de ‘biz yandık, bittik ve mahvolduk’ diye bir şey söz konusu değildir. Bizim hayattaki tek seçeneğimiz Rumlarla ortak olmak değildir. Her şeye rağmen geleceğe umutla bakıyoruz çünkü bizim için dünyadaki en önemli devlet olan ana vatanımız Türkiye yanımızdadır.” diye konuştu.
İtalyan ENI ve Fransız Total enerji şirketlerinin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) sözde Münhasır Ekonomik Bölgesindeki (MEB) 6’ncı parselinde erteledikleri sondaj çalışmalarının yeniden başlamasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Ertuğruloğlu, Rum tarafının hakimiyetçi zihniyeti ve kendisini Ada’nın tek yetkilisi sanması ve tek yanlı adımlarıyla bir şey elde edebilecekleri düşüncesiyle bu tür kriz oluşturan hamlelerinin kendilerini şaşırtmadığını belirtti.
“Rum tarafı hiçbir şekilde ders almıyor”Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:
“(Doğu Akdeniz’de) Rumların atacakları veya attıkları her adım karşılık bulacaktır, hiçbir şekilde meydan boş değildir. Kıbrıs Türkü yalnız ve çaresiz değildir. Ana vatan Türkiye faktörü ve girişimleriyle Rumların yaratmaya çalıştıkları Doğu Akdeniz asla yaratılamayacaktır. Şimdi girdikleri parsel, ana vatanımızın haklarının söz konusu olduğu bir parsel değil ama Kıbrıs Türk halkının hakkının olduğu bir parseldir. Bu adımlarının da karşılığı kendilerine verilecektir, yanlarına kalmayacaktır. Doğu Akdeniz’de, Mavi Vatan’da, Kıbrıs Türk halkını hiçe sayan, Türkiye’nin haklarını ve çıkarlarını hiçe sayan hiçbir girişim başarılı olamayacaktır. Bunun tek bir akıl yolu vardır; bütün paydaşların bir araya gelerek, hakça ve adilce bu zenginliklerin nasıl paylaşılacağının akıl yoluyla değerlendirilmesidir. Bu yöndeki önerilerimiz yıllardır yapılmaktadır ama Rum tarafı hiç bir şekilde ders almıyor.”
Avrupa Birliği’nin (AB) de Rum tarafının oyunlarına geldiğini belirten Ertuğruloğlu, AB Komisyonunun Maraş bölgesinde “yeni bir sahil açılıyor” şeklinde açıklama yaptığını ancak böyle bir yeni sahilin açılmadığını, AB’nin, her konuda olduğu gibi, Rum tarafının etkisinde kalarak yanlış açıklamalarda bulunduğunu kaydetti.
Ertuğruloğlu, “Takım tutar gibi Rum tarafının politikalarını destekleyen bir AB var. Ne kadar yalan yanlış olduğunu bilseler de bilmezden gelerek, genellikle de bilmeden bunları sergileyemeye devam ediyorlar.” dedi.
“Maraş açılımı devam edecektir ancak uzun süreli bir olaydır. Önemli olan kişisel haklara halel gelmeksizin, eski hak sahiplerinin mallarına talip olabilmelerine fırsat veren ama Türk idaresinde hayata geçirilecek olan Maraş’ı yaratmaktır.” diyen Ertuğruloğlu, Maraş’ta sadece Rumların veya yabancıların hak sahibi olmadığı ve vakıfların da Maraş’ta haklarının bulunduğunu ifade etti.
Ertuğruloğlu, Maraş’ın şu anda yüzde 3,5’lik kısmının açıldığını kaydederek, herhangi bir kişisel mülkiyete müdahale etmeden kamusal alanların değerlendirildiğini, zaman içerisinde tüm Maraş’ı kapsayacak şekilde açılımın süreceğini söyledi.
Türkiye’nin, İsrail ve Mısır’la yakınlaşmasını ve dış politikada açılımlar yapmasını memnuniyetle izlediklerini dile getiren Ertuğruloğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun son derece başarılı olduğunu vurguladı.
Ertuğruloğlu, “Türkiye-İsrail, Türkiye-Mısır ilişkilerinin normalleşmesini başından beri temenni eden, bunların olması gerektiğini ve bunu ifade eden insanlarız. Bu tür temasları ve iyileşmeleri takdirle karşılıyoruz. Bunların gelişmesinden ilgili herkes fayda görecektir. Bunlar ‘kazan-kazan’ denen olaylardır. Bunun devamının gelmesinin, sadece bölgede değil, global bir şekilde herkesçe faydalarının görülmesini ve yaşanmasını temenni ediyoruz.” diye konuştu.
Yunanistan’ın son dönemde tavrı ve Yunanistan-ABD ilişkisine de değinen Ertuğruloğlu, Yunanistan’ın, ABD tarafından şımartıldığını ve son dönemde tehlikeli oyun oynamaya başladığını söyledi.
Ertuğruloğlu, ABD’nin Yunanistan’da ve Türkiye’de yoğun askeri hareketliliği olduğunu, bunu kaygıyla izlediklerini ve bunların amacının ne olduğunu sormanın en doğal hakları olduğunu belirtti.
Bakan Ertuğruloğlu, şunları kaydetti:
“Yunanistan, ciddi bir şımarıklık içinde, haddini aşan, kim olduğunu unutan ve kendini bir şey zanneden bir ülke durumundadır. Bu şımarıklığın arkasında da belli ki ABD var. (Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis) Sanki çok itibarlı birisiymiş veya çok takdire şayan şeyler söylemiş gibi ABD Kongresinde ayakta alkışlanması olacak şey değil. Sözde Türkiye’nin müttefiki olarak bilinen bir ABD’nin bunları gerçekleştiriyor olması, ne müttefiklik ne dostluk ne de diplomasi anlayışıyla uyumludur. Bunlar gerçekten çok çirkin, saldırgan ve tehlikeli hamlelerdir. Bunun iyi niyetle bağdaşan bir boyutu olduğunu göremiyoruz. ABD’nin askeri yatırım ve üslerinin Yunanistan’da bu denli artmasının maksadı nedir? Rusya mı? Değil. O zaman amaç ne? Türkiye aciz bir ülke değil, yaşadığı sıkıntıları aşabilecek kararlılık ve güce sahip bir ülkedir.”