DOLAR 36,6681 % 0.06
EURO 40,1698 % 0.26
STERLIN 47,6639 % 0.09
FRANG 41,6920 % 0.19
ALTIN 3.566,05 % 0,84
BITCOIN 83.228,22 -0.445

Masumiyet Kesinlikle Mümkün Değil

Yayınlanma Tarihi : Google News
Masumiyet Kesinlikle Mümkün Değil
0

Sosyal medyada genç arkadaşlar, F1 skandalları üzerine yazılar kaleme alıp hazır zihinlerin pasını silerken, ben de pası gitmiş o zihinlerde biraz sorgulama yeteneği kazandıracak jimnastik yaptırayım dedim.

2007’de patlak veren Spygate skandalı ile 2008’de yaşanan Crashgate, Formula 1 tarihinin en karanlık skandallarından açık ara ilk ikisidir. Bu skandallarda, teknik ve stratejik hilelerin ortaya çıkması, sadece takım yöneticileri ve mühendisleri için değil, aynı zamanda pilotlar için de yargılama yapılması gerektiğini ortaya koyuyor.

Fakat nasıl oluyorsa hileye karışan takımın pilotları, kendilerine yöneltilen suçlamalardan ve yaşanan olaylardan bir haber olup, kamuoyu karşısında üç maymunu oynayabiliyorlar?

Kazanma hırsı ile ahlak yoksunluğunu keskin çizgilerle birbirinden ayırmak gerekir.
Geçen araca çarpmak ya da onu engellemeye çalışmak insan hırsıdır. Ama başkasının ürettiği bilgiyi izinsiz kullanarak yarış kazanmak, podyuma çıkmak, diğer takımların, pilotların emeğini çalmak doğru mu? Ya da kazanma şansının olmadığı bir yarışı hileyle kazanmak. Utanmadan “Kariyer yarışım” demek ne kadar doğru? Ahlak bunun neresinde? Bu durum bir çeşit yoksunluk belirtisi değil midir?

2007, Spygate

2007 sezonunda McLaren takımına atfedilen casusluk skandalı, Ferrari’ye ait gizli teknik verilerin ele geçirilmesiyle gündeme geldi. Bu hile, sadece takım yönetiminin karanlık planlarını ortaya koymakla kalmadı, aynı zamanda yarış stratejileri ve teknik uygulamalar üzerinde de ciddi etkiler yarattı. Nitekim, dönemin McLaren patronu FIA başkanına alenen yalan söyledi. Bu skandal ortaya çıktığından beri aklımda hep bir soru vardı; eğer takım, bu kadar önemli bilgileri çalıyor ve yarışta haksız avantaj sağlıyorsa, pilotların da bu süreçte aktif rol almış ya da en azından bilgilendirilmiş olmaları kaçınılmaz değil miydi?

Bir Formula 1 takımı, tıpkı bir araç gibidir; eğer bir parçası çalışmazsa, araç kazanan bir araç, pilot da kazanan bir pilot olamaz. Hal böyleyken, Fernando Alonso ve Lewis Hamilton’ın Ferrari’den bilgi çalındığını bilmemeleri mümkün mü? Üstelik, Hamilton ve Alonso artık sporun iyi yönlerinden ziyade, karanlık ve kirli yüzünü temsil etmekte; bu durum, onların sorumluluk bilincini sorgulatır.

2008, Crashgate

Gelelim 2008 Singapur Grand Prix’sinde yaşanan Crashgate olayına. Renault takımının pilotlarından Nelson Piquet Jr.’ın kasıtlı olarak kaza yapmasıyla patlak bu olay, takımın diğer pilotu Fernando Alonso için stratejik bir avantaj sağlamayı amaçlıyordu. Ancak burada yine aynı soru gündeme geliyor; Alonso’nun böyle bir plandan habersiz olması nasıl mümkün olabilir? Büyük bir taktisyen ve yarış analizcisi(!) Alonso’nun, aracının her detayı hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Piquet Jr. Kadar o ceza almalıydı. Hatta Pat Symonds, Flavio Briatore‘nin yanısıra Renault takımı Formula 1’den diskalifiye edilmeliydi. Gerçi sponsor kaybı takıma yeteri kadar ceza verdi fakat işlenen suç karşısında daha da fazlası olabilirdi.

Schumacher’in, Hill’e, Villeneuve çarpması ya da Verstappen’in Norris’e yol vermeme çabası bu sporun insan hırsı yönünü temsil ederken, diğeri düpedüz yalancılık, sahtekarlık durumudur.

F1’de takım içi koordinasyon, anlık veri akışı ve titiz içsel denetim mekanizmaları sayesinde, pilotların her türlü stratejik hamleden haberdar olması esastır. Dolayısıyla “habersizdim” savunması, sorumluluğu devretmeye yönelik sığ ve mantıksız bir açıklamadır.

Neden Bu Soruların Sorulması Hayati?

Her iki skandalda da ortak nokta; takımların ve dolayısıyla pilotların stratejik hamlelerin içinde aktif rol oynadığı veya en azından bu hamlelerden haberdar olduklarının açıkça ortada olmasıdır. Biraz olsun saf mantık yapılırsa, takım yöneticileri veya mühendisler bu bilgileri organize etmiş olabilir; ancak yarış pistine çıkan her pilotun, aracın ve yarışın nasıl yönetildiğini etkileyen bu önemli detaylardan haberdar olması gerekir yoksa yarışamaz. Diyelim ki aksi bir durum söz konusu ve pilotların hiçbir bilgisi yok; o zaman bizim zeki olduğunu düşündüğümüz o adamlar ileri derecede geri zekalı.

Ayrıca, ileri teknoloji, gerçek zamanlı veri akışı, içsel denetim mekanizmaları, pilotların bilgiye ulaşımını mecbur kılar. Sadece bu yüzden de pilotların “habersizdim” demeleri, hem sorumluluğu devretmeye yönelik hem de mesleki itibarlarına ciddi darbe vuran bir açıklamadır.

Formula 1, yüksek rekabetin ve teknolojik ilerlemenin ön planda olduğu bir spor dalıdır. Herhangi bir hile ya da usulsüzlük girişiminin tüm paydaşlar tarafından fark edilmesi beklenir. Spygate ve Crashgate örnekleri, bu tür olayların ne kadar ciddi sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne sererken; aynı zamanda her bir pilotun, takımdaki stratejik hamlelerden haberdar olmasının gerekliliğini de vurgular. Bilginin eksikliği, sadece bir savunma stratejisi değil, aynı zamanda mesleki sorumluluktan kaçış ve etik dışı davranışın simgesidir.

Bu yazıda, sporun sadece hız ve rekabetten ibaret olmadığını, aynı zamanda adalet, şeffaflık ve mesleki bilincin de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmak istedim. Günümüz dünyasında çok ihtiyacımız var buna.
Formula 1 gibi prestijli bir arenada, hiçbir detay göz ardı edilemez; bu bağlamda pilotların bilgilerinin olmaması, dolayısıyla da masumiyetleri kesinlikle mümkün değildir.

YORUM YAP

Hüseyin İlker DUMAN TÜM YAZILARI

HAFTANIN MAÇLARI

DETAYLI FİKSTÜR