NATO ve MONTRÖ !!!
NATO üyeliğimiz nedeni ile MONTRÖ Sözleşmesindeki haklarımızdan feragat etmemiz söz konusu olamaz.
Bu konuda bilgisiz veya art niyetli kişiler tarafından bazı uçuk laflar dolaştırılmakta, Türk milletinin beyni bulandırılmaya çalışılmaktadır.
Tıpkı, madenlerimiz konusu gibi.
MONTRÖ Antlaşması 1936 yılında imzalandığında NATO’nun henüz kurulmadığı düşünüldüğünde, bunu konuşmak ve yaymak, tıpkı birilerinin: “Türkiye anca 2023 yılında Madenlerini çıkarabilecek. ….” yanıltıcı söz ve politikaların aleti olmaktan öte bir şey değildir.
Aziz ATATÜRK’ün 1924 yılında çıkarıp yürürlüğe koyduğu Köy Kanunu’nun 2 önemli Yasası, biri 407 sayılı Çay Üretimi, diğeri ise 454 sayılı Maden Arama ve İşletme konusu.
Biz bugün burada madenlerimiz üzerinde duracağız.
Tiryakisi olduğumuz ve ben sabahları
günde aç karnına en az 8-10 ince belli cam bardaklarımızla içtiğim çayın İngiliz şirketlerine nasıl peşkeş çekildiğini, üreticisinin ise konan kotalarla nasıl perişan edildiğini, başka bir yazıda anlatacağız.
454 Sayılı Maden Yasası gereğince; her türlü madeni çıkarma ve işletme hakkı sadece ve sadece Türkiye Cumhuriyeti Devletine ait idi.
Ne yazık ki bu yasa maddesi, AKP hükümetinin ilk icraatlarından biri olarak, 2003 yılında bir gece, sabaha karşı saat 03:00 sularında bir çuvalın içinde TBMM’ne sunulup değiştirildi.
Oysa biliyoruz ki; parklarında ağaçtan bir “dal” kıranın cezalandırıldığı Kanada ülkesinin, yabancı ülkelerde Altın Arayan Maden Şirketleri tarafından, vatan topraklarımız 2003 yılından bu yana delik deşik edilmekte ve topraklarımız, yeraltı sularımız siyanür zehir’i ile zehirlenmektedir.
Son söz: “Türkiye’nin MONTRÖ ANTLAŞMASI üzerinde NATO’nun dahi kabul etmek zorunda olduğu “MÜKÜMRANLIĞI” vardır ve sonsuzdur.
Nasıl ki MONTRÖ Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti, eskiden NATO ile SSCB ve de VARŞOVA Paktı arasında dünya barışı için denge unsuru idi ise, bu gün de NATO ile kuzey komşumuz Rusya arasında bölgemiz ve de dünya barışı için bir denge unsuru olmayı sürdürmelidir.
Bütün mesela; yurtsever ve ATATÜRK İlkelerine inanmış insanlarımız bu konuda sözlü ve yazılı olarak kararlılıklarını ortaya koymaya devam edebilsinler.
Sevgi ve muhabbetlerimle