DOLAR 38,0110 % 0.09
EURO 41,6629 % -0.05
STERLIN 48,7508 % -0.55
FRANG 44,4729 % 0.77
ALTIN 3.715,21 % 0,12
BITCOIN 76.573,08 -7.459

NEVRUZ

Yayınlanma Tarihi : Google News
0

NEVRUZ BAYRAMI
Nevruz, yüzyıllardan itibaren Orta Asya ve Ortadoğu’daki ulusların aynı amaç ve farklı biçimde kutladığı geleneksel bir kültürdür. Özünde bahar ile başlayan yeni bir senenin tazelik ve heyecanı vardır. Kısaca “Doğa bayramı” dır. Doğadaki bütün canlıların kıpırdanması ve tazelenişidir. Toprağın nefes alışı, mahsulün bolluğu temel dilektir. Doğal olarak toprağa bağlı yaşayan topluluklar verim, bereket, mutluluk için doğanın yenilenişini bayram kabul edip bazı geleneklerle doyasıya kutlar.
Nevruz bayramından, M.Ö. 7. Yy. da yaşamış olduğu sanılan Zerdüşt’ün kurmuş olduğu Zerdüştlük dininin kutsal kitabı “Avesta” da “Ekin Bayramı” biçiminde bahsedilir. Ayrıca, Zerdüştler mahsullerin bolluğu için, yüce tanrı Ahura Mazda’ya sadaka ve kurban ver¬mek yerine, şarkılar söyleyerek bayram yapar.
Eski İran takviminde Nevruz, ilk ay olan Ferverdin’in ilk günüdür. Miladi takvimde 22 Mart hasat zamanına rastladığından eski İran şahları halklarıyla beraber bayramı kutlayarak halkına armağan dağıtıp dilek ve istekleri yerine getirir.


Şehnâme’de ise Kava efsanesidir. Kava efsanesine göre; zalim bir Arap hükümdarı olan Dahhak bir gün hastalanır. Vücudunun her yerinden ejderhalar çıkar. Ne var ki hekimler çare olamaz. Bir gün, tabip kılığında gelen Şeytan, onun iyileşmesi için insan beyni yemesi gerektiğini söyler. Bunun üstüne Dahhak, halktan her gün iki kişiyi öldürtüp beyinlerini yer. Bunlar arasında Kürt kavminden demirci Kava’nin on yedi oğlu da bulunur. Hükümdara karşı halk ayaklanır. Oğulları Dahhak tarafınca öldürülmüş olan demirci Kava da bu isyanın elebaşlarından biridir. Halk Dahhak’ın saltanatına son verip bugünü bayram olarak kutlar. Firdevsi destanında, Dahhak’ın hükümdarlığının “Bin yıldan bir gün noksan” sürdüğü yazılıdır.
Şamanizmden Kıptiliğe, Berdüştlükten İslama kadar pek çok din, inanış, mezhep, tarikat ve hatta şahıslar Nevruz’a kendi rengini vurup kendi örf, âdet ve inanışıyla bağdaştırmıştır. Ne var ki Nevruz, hiçbir dinî inanışın etkisine girmeyip doğa sevgisi ve zenginliğe dayanan, insanın barış ve hoşgörü içinde bayram yapmasını savunmuş bir halk düşüncesidir.
Anadolu’da bir canlanma ve diriliş günü biçiminde düşünülen Nevruz’da ağaçlara su yürür. O gün budanmış ağacın ağladığına inanılır. Bahar, yenilik, dirilik ve bereket bayramıdır. Nevruz geleneğinin, halkbilimindeki yeri önemlidir.
Bayram kutlamalarının biçimleri seyirlik oyun, güreş, cirit, at binme, kılıç oyunu ve kement, boğa ve koç dövüştürme, halk şâir atışması ve yarışmalar, boyalı yumurtaların tokuşturulması, genç kız ve erkeklerin mâni atışması vb.
Tüm bu törenler, bahara hasreti yansıttığı gibi baharın başlangıcıdır.
Kış mevsiminin ölüm uykusundan toprağın uyanarak dirilişidir.
Nevruza esas oluşlar: Kur’an’ın indirilmeye başlandığı, Hz. Musa’nın asasıyla Kızıldeniz’i yararak kendisine inananları kurtardığı, Hz. Ali’nin doğum günü ve Hz. Fatma ile evlendiği gün, Hz. Yunus’un balığın karnından kurtulduğu, Hz. Âdem’in çamurunun yoğrulduğu gün, Hz. Âdem ve Havva’nın cennetten kovulup Arafat Dağında yeniden buluştuğu, İbrahim Peygamberin yakılmak istendiği, Nuh’un gemisinin karaya oturduğu, Hz. Yusuf’un kuyuya atıldığı, güneşin Koç burcuna girdiği, Hz. Musa’nın Mısır’dan ayrıldığı, gece ile gündüzün eşit olduğu, bahar ve yeni yılın başlangıcı olduğu gün biçiminde yorumlanmakla beraber hep Şamanlık kalıntısı ile süregelmiştir.
Anadolu’da Nevruz kutlamaları “Nevruz Sultan”, “Sultanı Nevruz”, “Mart Dokuzu”, “Mart Dutması”, “Mart Bozumu”, “Mart Bozması”, “Mart Kırma”, “Bahar Bayramı”, “Yılbaşı Tutmak”, “Yörük Bayramı”, “Yılsırtı”, “Yumurta Bayramı”, “Bereket Bayramı”, “Yıl Yenilendi”, “Kış Bitti Bayramı”, “Kırklar Bayramı” ve “Nevruz Çiçeği” gibi isimlerle de anılır.
Koç Katımı, Kışyarısı, Saya Gezme, Hızır Orucu, Kabayele Karşı Gitme, Eğrilce, Hıdırellez, Sıçancık, Taş Taşa Kuytu Olması, Ekin Salavatlama, Ildız (Yıldız) Sıçraması, Yeddi Levin Gecesi, Kapı Pusma, Baca Baca, İltefi Anı, Uşak Bayramı Günü, Tahvil Saati, Ölü Bayramı, Kalbur Üstü, Kabir Üstü, Ahır Çarşamba Gecesi, Kara Çarşamba v.b. mevsimsel tören ve bayramların çoğu Nevruz ile alakalıdır.
Köylü ve yayladaki insanlar karşılaştığında bir el silah ateşleyip “Nevruz kutlu, dölünüz bereketli ve hayırlı olsun” biçiminde selam verirler. Misafirlerini çadıra yerleştirip ikramda bulunurlar. Sürülerin sahiplerince kesilmiş kurbanlar beraberce yenilerek dua edilir. Gençler, eğlence tertipler. Yemek yenir, türkü ve şarkılar söylenerek oyunlar oynanır. Bu eğlenceler geç saatlere değin sürer.


Anadolu’nun çileli kışlarının şiddetli dönemlerinde “Zemheri Karısı” adıyla bir kadının üç gün gezindiğine inanılır. Öyle ki geceleyin evlerin önüne gidip istediği kişinin ismini seslenir. Şayet o kişi peşinden giderse, artık bir daha geri dönmeyeceğine inanılır. Karakış denen büyük çileden sonra küçük çilenin sona erdiği 21 Mart günü bahar başlangıç günüdür. Isınma manasına gelen cemre de bahar başlangıcı ile alakalı inançtır.
Hatay-Antakya, Samandağ, İskenderun ve Toroslarda yörükler “Yumurta Bayramı” şenliklerini yaşatırlar. Toros Türkmenlerinde yörük oba ve köylerinde mart ayı üçüncü pazar gününde Nevruz kutlamaları yapılır. Ayrıca Antakya ve Isparta’da halen “Hörfene” geleneği devam ediyor.
Güneydoğu Anadolu’da Gaziantep ve civarında 22 Mart gününe “Sultan Navrız” denir. Batıdan doğuya doğru göç eden güzeller güzeli bir kız olan “Sultan Navrız” 21 Mart’ı 22 Mart’a bağlayan gecede gökte ayağındaki halhalı çıngıldatıp önünde gergefi işler. Rivayet odur ki kuş haline dönen, ayağındaki halhalı çıngıldatıp uçan bir ermiştir. Sultan Navrız’ın geçtiği saatlerde uyanık olanların tüm dilekleri gerçekleşir. Diyarbakır’da ise mesire yerlerine gidilerek eğlence ile Nevruz kutlanır.
En canlı gelenekler Iğdır, Kars ve civarındadır. Çocuklar “Döldökümü” denen törenlerde bacaları dolaşıp hazırlanmış hediyeleri toplar. Iğdır’da “Uşak Bayramı Günü” denen gelenek Kars’ta “Baca Baca” ismiyle anılır. Hediyeler pişirilip değişik renkte boyanan yumurta ve yemişlerdir. Ayrıca Nevruz ateşi yakarak üzerinden atlama, at yarışı, yumurta tokuşturma, mânilerle fal bakma ve diğer kültürel etkinlikler yapılır.
Doğu Anadolu’da Ardahan, Erzurum, Ağrı, Kars ve Iğdır’da da gençler, Nevruz gecesinde dilek tutar sonra “Kapı Pusma” denen kapı dinleyip içerideki konuşmaya göre, tuttuğu dileklerin kabulüne yorum yapar. Erzurum Olur ilçesinin Oğuzkent köyünde ahıra önce çocuklar gönderilir. Elindeki kaptaki o sabah dereden doldurduğu taze suyu ahıra bereket getirmesi için serper. Ayrıca ambar ve hayvan yiyeceğinin olduğu “merek” denen bölüme de o günün sabahında köyde iyi bilinen biri ya da bir erkek çocuğun girmesi sağlanır.
Bölgedeki en eski yerleşim yerlerinden biri olan Çataksu köyünde civar köylerden gelen gençler ile çeşitli eğlence, güreş tertiplenir, cirit oynanır, misafirlere çeşitli renklerde boyanan yumurta ve haşlanmış patates ikram edilirdi.
Erzurum Olur ilçesinin Şalpazarı ve Yıldızkaya köyü ile Artvin-Yusufeli’nin Erenler ve Güneyyayla köylerinin “Gündönümü” denilen 21 Mart gününde Asamel dağında buluşularak, kurban kestikleri, en yeni giysilerini giyen köylülerin eğlence yaptığı, hazırlanan kete, helva, yumurta ve çeşitli meyvelerin olduğu kumanyaları birbirlerine ikram ederler. Nevruz gününün sabahı Yıldızkaya köyünde yaşlı kadınlar, çubukların ucuna bez bağlayıp, evdeki ocağını “Ecük cücük dışarı, mor menevşe içeri” tekerlemesini söyleyip temizlik yaparlar.
Aralık ilçesinde ise Nevruz haftasının ilk salı günü Karasu çayına giden gençler, mani söylerler.
Kumaşı kırk göz kesip nazardan korunacaklarına inanıp çeyiz sandığına koyar ve mavi renkli kumaşı çeyiz sandığının üstüne serer.
Iğdır ve civarında 19 Mart’ı 20 Mart’a bağlayan “Ahır Çarşamba Gecesi” denen gece dilek dilenip akarsuda yıkanılır. Nevruz sabahı herkes hem taze su içer hem de hayvanlarına içirir. Nevruz’da yas tutmak günahtır. Aynı gece yakılan büyük ateşin üzerinden atlayanların “Atıl batıl Çarşamba, derdim batır Çarşamba” tekerlemesini söyleyip, kıştan kalan ağırlık ve yorgunluğunun giderildiğine inanılır.
Tunceli ve civarında alnına kara süren erkek su kaynağına giderek temizlenip dua ve niyaz eder. Ardından daire biçime getirilen gül ağacının içerisinden geçerek yıl boyunca dert ve tasadan uzaklaşacağına inanılır.
Van-Erciş’te kadınlar, yapılan çok çeşitli yemeğin bereketli olacağına inanır. Ağrı’da çocuklar evinin bacasını çubuklarla “gada-bela dışarı, devlet içeri” tekerlemesi ile çizer, gençler “Gıllik” denen tuzlu hamurdan yapılan çöreğin yarısını yiyip susuz yatarak rüyasında ona su verecek kişiyle evlenileceğine inanır. Evin damına bıraktığı tuzlu çöreği yiyen karga hangi evin bacasına tünerse o evin kızı ile evlenileceğine inanılır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da rızkın Nevruz gecesinde dağıtılacağına inanılır.
Uşak’ta Nevruz’dan “Yıl Yenilendi” biçiminde bahsedilir. Malatya’nın Erguvan ilçesinde ise “Kış Bitti Bayramı” diye adlandırılır. Konya’da Nevruz gününde kırlara çıkılıp tüm senenin bereketli olması için haşlanmış nohut ve bulgur yenilir.
Bilecik’te henüz gün doğmadan evvel dereden alınmış suyla banyo yapıldığında o senenin sağlıkla geçeceğine inanılır. Kadının bereketi için tarlada yuvarlanması adettir.
Ayrıca Nevruzla alakalı Anadolu’da ağaçların güneşten etkilenmemesi için bez bağlanması yaygındır. Mersin-Silifke civarında da “Mart ipliği” geleneği görülür. Nevruz günü ağaca dilekler tutulup bez ya da iplik bağlanarak isteğin gerçekleşmesine inanılır.
Giresun’un “Mart Bozumu, Yılbaşı Tutmak, Mart Kırma, Mart Dutması, Mart Bozması” adındaki törenleri vardır. Bunlardan “Mart Bozumu” töreninde sabah erkenden kalkılarak dere veya denizden su alınarak sağ ayakla eve girilip, getirilen su eve serpilir. Gün içinde eve ayağının uğurlu olacağına inanılan bir yabancının gelişi beklenilirken rasgele insanların eve gelişi istenmez. Ayağı uğurlu biri veya bir çocuk davet edilir, içeri girdiğinde “Martınızı bozuyorum, hayırlı olsun” diyerek ev halkınca ikramda bulunulur. Aynı gün tüm ev halkı hamurun ve yoğurdun mayasını tazeleyip yeni yılın bereketini artırmış olur. Giresun’da aynı gün “Isırgan” veya “Poğaça” pişirilerek poğaçanın içerisine konan mavi boncuk kime denk gelirse, yeni yılda onun bol rızık ve şanslı olacağı düşünülür.
Nevruz Tekirdağ’da soğukların sonu, baharın ise başı kabul edilirken Kırklareli’nde “Mart Dokuzu” ismiyle kutlanır. O gün kırlara çıkılır, k, boyalı yumurta, börek ve lokmalar yenilir.
Edirne’de ise bir gün evveli kadın ve genç kızlar buğday taneleri kırmızı olsun diye eline kına yakar.
22 Mart günü yapılan “Sultan Nevruz” eğlencesinde, eski hasır yakılır, kadın ve çocuklar “Mart içeri, pire dışarı” diye ateşin üstünden atlar. Ayrıca kırk bir karınca yuvasından alınmış olan toprağın bir kısmı kapı arkasına asılırken diğeri kapı önüne serpilir. Böylece o senenin bereketli oluşu düşünülür. Nevruzda “Bu yıl da vermesen kesileceksin!” deyip meyve vermeyen ağaç korkutulur. Edirne’de aynı gün arıların bulunduğu mekânlarda mavi bir bez yakılır.
Böylece hem arılara baharın gelişi müjdelenir hem de nazara karşı korur.


Trakya civarında genç kızlar Nevruz gecesinde kibrit kutusuna yerleştirdiği örümceği yastığının altına koyup rüyasında evleneceği erkeği göreceğine inanılır. Nevruz için pişirilen yumurtanın kabuğundan su içenlerin o sene boğazının ağrımayacağı düşünülür. Nevruz gününde toplanmış olan menekşeyi üç defa koklayarak gözlerine sürenler, gözünün menekşe gibi güzel olacağına inanır.
İstanbul’da Nevruz sabahı aç karnına yenen bir kaşık nevruziye her türlü kötülük ve hastalığa deva olduğuna inanılır.
Sivas’ta Nevruz için “Padişahın atları çayıra çıkarmış” denir. Komşu kadınlar evinin bahçesinde birlikte kahvaltı eder. Süt, yoğurt gibi ‘S’ harfi ile başlayan beyaz yiyecekler yenir ve dağıtılır.
Sivas’ta o gün tüm kadınlar beyaz giysiler giyer. Beyaz örtülerin serildiği sofralarda beyaz yiyecekler olan ziyafetler verilir.
Afyon Sultandağı-Yeşilçiftlik kasabasında ise çocuk sahibi olamayan kadının hamile kalacağına inanılır. Nevruz günü adı “S” harfi ile başlayan yiyeceklerle sofrada yedi veya üç çeşit bulundurulur.
İzmir, Kahramanmaraş, Kastamonu, Kırıkkale, Yozgat, Çorum ve Manisa gibi bölgelerde de benzer gelenekler görülmektedir.
Bütün Anadolu’ya bakıldığında bayramın özünde sevgi, yardımlaşma ve kardeşlik ilkeleri esastır. Ayrım yapılmaksızın her yerde coşku ile kutlanır.

YORUM YAP