SANDIK – BARIŞ VE DEMOKRASİ – YAZAR REMZİ UYSAL

 

 

Barış içinde yaşamak ve çocukları büyütmek gibi yüce bir değer yoktur. 

 

Bu da ancak çoğulcu ve katılımcı demokrasinin korunup, geliştirilmesi ile mümkün olur. 

 

Umuyoruz ki; sağcı ve de aşırı sağcı partilere oy verecek ve aralarında %2-3 göçmen kökenlilerinde bulunduğu seçmenler, Almanya’nın değişik kentlerinde barış ve demokrasi sevenlerin binlercesinin neden özellikle bu günlerde meydanlarda toplanmakta olduklarını, AfD (Almanya İçin Alternatif) partisinin yüksek oy potansiyeli ile Federal Meçlis’e girmesinde, kendilerini nasıl bir tehlikenin beklediğini anlamaya başlarlar!?!

 

 

Aşırı sağın söylemleri, bazı seçmenlere hoş gelebilir.

 

Unutmamak gerekir ki; dünyayı kana bulayan ve yaklaşık 60 milyonun üzerinde insanın ölümüne sebep olan, aşırı sağcı – faşist Hitler’de, Alman halkına, kulağa hoş gelen daha fazla refah ve itibar vaadiyle nutuklar çekip, iktidara gelmişti. 

 

Hitler iktidara geldikten sonra, yasalarda yaptırdığı değişikliklerle, hesap sorulamaz “tek adam” hüviyetine ulaştığında, karşısında gördüğü siyasi rakiplerini, kurumları, ileride kendisine rakip olabilecek ve hatta kendisini eleştirebilecek insanları dahi yok etmeye çalıştı. 

 

Faşizmin ayak izlerinin yıllarca topraklarından silinmeyen, bu izlerin silinmesi için de uzun yıllar demokrasıİ ve barışın vücut ve güç bulması için ve şimdi de topraklarında demokrasi ve özgürlüğü teneffüs ettiğimiz Almanya’ya faşizmi getirmek için kuzu postunda görünmeye çalışan AfD ve AfD ile işbirliği yapmayı zaman zaman vaatlerde bulunup, halktan gelen tepkilerle iki adım geri ve bir adım ileri yalpalamaları yapan sağcı ve liberal imiş gibi geçinen partilere, 23 Şabat günü yapılacak Almanya Federal Parlamento ile komşumuz olup bir hafta sonra da Hamburg Eyalet Parlamento seçimlerinde tercihimiz sol partilere oy vermek olmalı.

 

 

Tabii ki bu her iki seçimde Türk kökenli seçmenlerin oylarını SPD’ye (Alman Sısyal Demokrat Partisi) vermelerini gönlüm arzu eder.

 

SPD, çok mükemmel bir siyasi parti değil gibi görünse de, beğenmediklerimizin  en iyisidir.

 

Federal Başbakan Olaf Scholz’un, 3 yıl süren trafik lambalı (kırmızı, sarı ve  yeşil) koalisyon hükümetinde, ekonomi konusunda, sarı renkli FDP (Hür Demokratlar Partisi) tarafından, halkın ekonomik yükünün hafifletilmesi için talep ve uğraşlarında, ayağına sürekli taş konmuştur.

 

Olaf Scholz, belki çok iyi bir siyasetçi kabul edilmemiş gibi görünse de; Olaf Scholz bu 3 yıl içinde ve özellikle halen devam etmekte olan 

Rusya-Ukrayna savaşında iyi bir “devlet adamı” sınavı vermiştir.

 

Seçimlerde oy kullanmak, vatandaşlık hakkı olduğu kadar, bir görevdir. 

 

Seçimlerde oy kullanmak bir ayrıcalıktır.

 

Bu önümüzdeki Federal Parlamento seçiminde yaklaşık 1 milyondan fazla Türk kökenli vatandaşımız oy kullanacaklardır.

 

Kulağımıza geldiği gibi, bir kaç defa kahve sohbetlerinde, ülkedeki bazı sosyoekonomik sorunlar nedeni ile bazı Türk kökenli göçmenlerden, AfD’ye oy vereceklerine dair sözler dinlediğim oldu.

 

Lütfen böyle bir hataya düşmeyelim. 

 

Yaşadığımız Federal Almanya’da faşizmi yeşertmek isteyenlere destek ve oy vermeyelim.

 

Ben de oy kullanmak isterdim, ama benim oy hakkım yok. 

 

Yabancılar Dairesi’den, Alman vatandaşlığına geçmem için yazı ekinde gelen belgeleri doldurup, göndermedim.

 

Partili milletvekili arkadaşlarımın Alman vatandaşlığı İçin baş vurmamın istendiği tekliflerine de “hayır” yanıtı vermiştim.

 

Nedeni de; TÜRGEM derneğimizi ilk 7 arkadaşımızla kurduğumuz 1989 yılında, kuruluş nedenlerimizin biri olan “çifte vatandaşlık” isteği tezimize sadık kalıp, sürdürdüğümüz çalışma ve uğraş idi.

 

 

23 Şubat günü Federal Parlamento seçimlerinde, oy hakkına sahip her seçmen sandığa gitmeli ve oyunu kullanmalıdır.

 

24 Şubat günü de yaşadığımız Federal Almanya ufuklarında, günümüzü aydınlatacak, bizleri ısıtacak demokrasi güneşinin altında yaşamaya devam etmemiz dilek ve umudu ile,

 

İçten sevgi ve selamlarımla!

 

Remzi UYSAL 

Lübeck, 15 Şubat 2025