Hayatta bir duruma ya da bir insana dair ilk izlenimlerimiz, çoğu zaman düşündüğümüzden daha hızlı şekillenir. Beynimiz, geçmiş deneyimlere ve kalıplara dayanarak çevresindeki dünyayı hızla anlamlandırmaya çalışır. Bu, bizi tehlikelerden koruyabilir ya da hayatı kolaylaştırabilir. Bazen de bu hız, gerçekleri tüm detaylarıyla görmemize engel olabilir.
Beyin, eksik bilgileri tamamlamak için kalıplar oluşturur ve bu kalıplara göre hızlı kararlar alır. Bir kişinin tek bir davranışı, o kişi hakkında geniş bir yargıya dönüşebilir. Aynı şekilde, çevremizdeki olaylar ve fırsatlar da bu hızlı yargıların etkisi altında kalır. “Yeteneksizim” ya da “Bu iş asla olmaz” gibi düşünceler hem genelleme hatasının hem de önyargının en basit örnekleridir. Halbuki her durum ve her fırsat kendi bağlamında değerlendirilmelidir. Genelleme hataları ve önyargılar, farkında olmadan kendi potansiyelimizi, çevremizdeki olayları ve karşımızdaki kişilerin farklılıklarını görmemizi engelleyebilir. Tüm kelebekleri aynı renk sanmak işte bu yüzden hayatımızı tekdüze bir çerçeveye hapseder.
Hayatta her küçük karar, ileride büyük sonuçlara dönüşebilir. Kelebek etkisi teorisi tam da bu durumu ifade eder: bir kelebeğin kanat çırpışı gibi küçük bir olay, atmosferde dalgalanmalar yaratarak çok uzaklarda büyük değişimlere sebep olabilir. Aynı şekilde, önyargılarımız bizi yalnızca insanlarla kurabileceğimiz bağlardan değil, aynı zamanda çevremizdeki fırsatları değerlendirme cesaretinden de mahrum bırakabilir. Ancak önyargılarımızı sorguladığımızda, bu zinciri kırar ve hayatımızın seyrini değiştirecek fırsatlara daha açık hale geliriz.
Bazen insanın kendini, bir başkasını ya da bir olayı anlamak için biraz zaman verip gözlem yapması; yargıyı, kararı ve akışı değiştirebilir.
Fatmagül Demirhan
Psikolog, Aile Danışmanı, Eğitimci