“Eski Üsküp Çarşısı” olarak da bilinen Türk Çarşısı, ziyaretçilerine geleneksel mutfağın eşsiz lezzetlerini sunarken, özellikle Türk turistlerin “evlerinde gibi hissettiği” özel mekanlardan biri olarak göze çarpıyor.

Üsküp’e gelen Hasan Arslan, AA muhabirine, “Üsküp bizi heyecanlandırdı. Gerçekten güzel ve tarihi bir şehir. Osmanlı izlerinin olması bizi ayrıca mutlu etti.” dedi.

Başkenti gezebilmek için bir günün yeterli olmadığını söyleyen Arslan, Osmanlı mirasını görmek isteyen ve merak edenlerin Üsküp’e mutlaka gelmesi gerektiğini belirtti.

Bir diğer Türk turist Pınar Demirtaş da Üsküp’te atalarını bulduğunu kaydederek, “Vatanımdan uzakta vatanımda gibi hissettim. Çok duygulandım. Güzel korunmuş.” diye konuştu.

Üsküp’e geldiği için son derece mutlu olduğunu anlatan Demirtaş, “Ezan sesi duymak, atalarımızın izlerini görmek, o duyguyu yaşamak çok güzel.” ifadelerini kullandı.

Metin Duyar ise Üsküp’te kendisini Türkiye’de gibi hissettiğini dile getirerek, “Halkı çok yardımsever, her şeyi paylaşıyorlar. Kendi çevremizde gibi dolaştık.” dedi.

Çarşıda çok sayıda Osmanlı eseri var

Üsküp’ün tarihi Türk Çarşısı, 16. ve 17. yüzyıllarda ün kazanırken, Arnavut kaldırımı sokakları, Osmanlı mirası Sultan Murad Camisi, Kurşunlu Han ve Davut Paşa Hamamı gibi yapılara açılıyor.

Türk turistlerin çarşıda en çok uğradığı adreslerinden biri de Kuzey Makedonya’nın geleneksel lezzetlerini sunan restoranlar olurken, kuru fasulye ile servis edilen köfte “Üsküp’te mutlaka denenmesi gereken lezzetler” listesinin ilk sırasında yer alıyor.

Şehrin ortasından geçen Vardar Nehri’nin iki yakasını birleştiren Taşköprü de Osmanlıların Üsküp’teki sembol eserlerinin başında geliyor. “Fatih Sultan Mehmet Köprüsü” olarak da bilinen, 12 ayaklı, 220 metre uzunluğunda ve 6 metre genişliğindeki köprünün, birçok savaş ve depremde zarar gördüğü biliniyor.