ZAMLAR DOLU YAĞAR GİBİ GELİYOR…
Zam kasırgası toplumu kasıp kavuruyor.
Gıda ve akaryakıt zamlarının önüne geçilemiyor. Bir yandan pandemi vuruyor, diğer yandan ardı arkası kesilmeyen zamlar vuruyor. Toplumun büyük bir kesimi “geçinemiyoruz” diye feryat ediyor, isyan ediyor. Ama seslerini duyan yok! Enflasyon resmi rakamlara göre Ocak ayında yüzde 11.10 artarken, yıllık bazda yüzde 48.69 oldu. Halkın enflasyonu ise yüze 80’leri geçti. TÜİK’e göre yoksulluk azalıyormuş. Ne oldu da yoksulluk azalıyor. Tarım mı canlandı, üretim mi arttı, hayvancılık mı gelişti, yeni fabrikalar kuruldu da, istihdam alanları mı açıldı. Emeklinin, asgari ücretlinin geliri mi arttı. Nüfusun hala yüze 40’ı asgari ücretle yaşamını sürdürüyor. Bu şu demektir nüfusun yüzde 60’ı yoksullukla boğuşuyor.
Bir ülkenin hastaneleri doluysa, hapishaneleri doluysa, hukuk güvenliği yoksa, demokrasi yoksa, gençleri işsiz ve özgür değilse, gelecekten umutlarını kesmişse, yalan-talan itibar kazanmışsa, nüfusunun yarısından fazlası yoksullukla ve işsizlikle boğuşuyorsa, o ülke toplumunun geleceğe güvenle bakması mümkün değil. Siyasi iktidarların hedefi; “burası Türkiye” dedirtmeyen her şeyin insan odaklı olduğu, kadın cinayetlerinin son bulduğu, gençlerinin iş ve aş derdinin olmadığı, demokrasinin tam olduğu, vurgun ve talanın önüne geçildiği, haksızlık ve hukuksuzlukların yaşanmadığı, insanlarının daha çağdaş, refah düzeyinin daha yüksek, katma değeri yüksek ürün üreten bir toplum ve bir ülke inşa etmek olmalıdır.